24 Temmuz 2008 Perşembe

Yahya Kemal Beyatlı

Yahya Kemal Beyatlı
YAHYA KEMAL BEYATLI
HAYATI
Yahya Kemal Osmanlı İmparatorluğu
devrinde, Balkanlarda yerleşen Türk evlat-
larından eski ve asil bir çocuğudur.Şair,
1884 yılı Aralık ayının ikinci günü Üsküpte
doğmuştur.Babası İbrahim Naci Bey
Annesi Nakiye Hanım’dır.

Yahya kemal henüz beş yaşındayken
Üsküpte sultan Murad camii yanında Yeni
mektep isimli bir mahalle mektebinde oku-
maya başlamış fakat burada kendisine
sadece kulaktan ezberletilen bir ‘Amme cüzü
öğretilmiştir.Yedi yaşındayken Mekteb-i edep
isimli mektebe başlamıştır,bu mektepte dört
yıl tahsil görmüş;Mekteb-i edebi bitirdikten
sonra 1895’te Üsküp idadisne verilmiştir.

Yahya kemal bir taraftan Üsküp idadisini
devam ederken,bir taraftan da İshak Bey
Camii Medresesine de devam ederek Arapça
Ve Farsça dersleri almıştır.Şairin aile hayatın
da bir sarsıntı olmuş babası İbrahim Naci Bey
Ailesini Selanik’e götürmek mecburiyetinde
kalmış ve Yahya Kemal tahsiline Selanik
İdadesinde devam etmeye koyulmuştur.

Yahya Kemal son olarak 1947 yılında
istiklalini kazanan müslüman Pakistan
Devleti nezdine Türkiyenin ilk büyük elçisi
seçilmiştir.1948 yılında ki bu tarihi vazife
de büyük şairin siyasi ve tarihi hayatına
denk,şerefli bir elçiliktir.Büyük şair bu
vazifede bir yıl kaldı.Sık sık nükseden
barsak kanamasından kurtulamadı.
1 kasım 1958’de vefat etti.
YAPITLARI

ŞİİR:
• Kendi Gökkubbemiz 1961

• Eski Şiirin rüzgarıyla 1962

• Ruailer - Hayyam’ın Rubailerini
Türkçe Söyleyiş 1963

• Bitmemiş Şiirler 1976
DÜZ YAZILAR:
• Aziz İstanbul 1964

• Eğil Dağlar 1966 – milli mücadele yazıları

• Siyasi Hikayeler 1968

• Siyasi ve Edebi Portreler 1968
• Edebiyata Dair 1971

• Çocukluğum Gençliğim Siyasi ve
Edebi Hatıralarım 1973

• Tarih Musahabeleri 1975

• Mektuplar ve Makaleler 1977
YAHYA KEMAL TÜRKÇESİ
Yahya Kemal’i Türkçe’nin sadeleşmesi
davasında eskiye bağlı sanmak yanlıştır.
O türk dil inkilabından en az yirmi beş
otuz sene evel türk şiir dilinde saf
Türkçe’ye doğru ağır başlı ve reklamsız
bir inkilap yapmıştır.1904-1912 yılları
arasında Paris’de Türkçe söyleyişin sır-
larını araştırmıştır.
Yahya Kemal Türkçesi’ni yaratan anla-
yışın birkaç maddesi şöyledir:
• Şiirde,yaşayan türkçeye girmemiş
hiçbir Arap,Acem ve Frenk kelimesini
kullanmamak.
• Yaşayan türkçeye girmiş Arap,Acem,
Frenk kelimelerini onlara Türklerin ver-
diği ses ve mana içinde Türkçe addetmek.
• Aşka,kahramanlığa,elemlere ve şevk-
lere Türk milletini verdiği ifadeyi gözet
mek.

Çaldıran gibi bir zafer kazanmanın
saadeti ile mest olduğu bir şiiri:
"Diniyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını
Çaldıran toprakları ardınca Mohaç…"

Yahya Kemal Türkçe’ye bir canlılık bir
kıvraklık getirmekte başarılı olmuştur:
"zil,şal ve gül…
… bu bahçede raksın bütün hızı…
Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı"

Başta Yahya Kemal olmak üzere,bütün
Aruz şairlerinin mısralarında Türk dili,
Anadolu ve Balkanlar Türk iyesi’nde
kazandığı uzun hecelerle hareketlenmiş
güzel sesi ile notaya alınmıştır.Böylelikle
bu ses,Türkçe’nin her asrında aruzla
okumayı öğrenecek yarınki türk nesilleri
tarafından, bir dil ve musiki saltanatıyla
terennüm edilecektir.
SANATI

Türk şiirinin en özgün kişilerinden biri
Olan Yahya Kemal’in onmaz bir gurbet
Duygusunun ve doğrudan doğruya bu
Duygudan türediğini sandığım yoğun bir
Tarih ilgisinin ürünü olduğu söylenebilir.

"Gurbet nedir bilir mi o menfaya gitmeyen"

Dizesi sorunun içeriğini yeterince
açıklar : Sürgünden dönmek yurt
edinmek ister hep.Yahya Kemal,bir göç
ile başlar hem şiirin hem yaşamın büyük
yolculuğuna ve bir göçebe olarak bitirir
onu: Hastaneye yatırılmadan önce
kaldığı son yer;içinde binlerce ananın
uçuştuğu binlerce fısıltının duyulur gibi
olduğu bir ev değil;herkesin girip çıktığı
bireysel yaşamın olmadığı oteldir.

Yahya Kemalin şiirlerine karşı olanlar:
Cahit Irgat;Yahya Kemal’in şiiri cicili
bicili boyacı sandıklarına benzer.
Cavit Yamaç;Yahya Kemal bugün bence
bir esnaf,bir mücevheratçıdan başka
bir şey değildir.
Attila İlhan;Mohaç ovalarını falan
karıştırır,Lale devri male devri derken
düpe düz kaymaklı irtica yapıyor.

TELAKİ
Yollarda kalan gözlerimin nurunu yordun,
Kimdir o,nasıldır diye rüzgarlara sordum,
Hulyamı tutan bir büyü var onda diyordum
Gördüm dişi bir parsın ela gözleri vardı.

Sen miydin o afet ki dedim,bezm-i ezelde
Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde,
Bir sofrada içtik,ikimiz aynı emelde,
Karşımda uyanmış gibi bir baktı sarardı

0 yorum:

Yahya Kemal Beyatlı ~ Edebiyat Öğretmenim -Edebiyat Dersi