28 Temmuz 2008 Pazartesi

Roger Martin du Gard

Roger Martin du Gard (d. 23 Mart 1881 Paris; ö. 22 Ağustos 1958 Bellême) Fransız yazar. Eserlerinde 19'uncu yüzyılın doğalcılık ve gerçekçilik akımının geleneklerini devam ettirdi. 1937'de edebiyat dalında Nobel Ödülü'ne layık görüldü.

Eserleri

* Devenir (1906)
* L'Une de Nous (1909)
* Jean Barois (1913)
* Les Thibault : Le Cahier gris (1922)
* Les Thibault : Le Pénitencier (1922)
* Les Thibault : La Belle Saison (1923)
* Les Thibault : La Consultation (1928)
* Les Thibault : La Sorellina (1928)
* Les Thibault : La Mort du père (1929)
* Vieille France (1933)
* Les Thibault : l'Été 1914 (1936)
* Les Thibault : l'Épilogue (1940)
* Correspondance avec André Gide (posthume 1968)
* Le Lieutenant-colonel de Maumort (posthume 1983)

Gao Xingjian

Nesir yazarı, çevirmen, tiyatro yazarı ve yöneticisi, eleştirmen ve ressam Gao Xingjian, Çin-Japon Savaşı’nın en şiddetli günlerinin yaşandığı bir sırada, 4 ocak 1940’ta, Doğu Çin’in Ciangşi Eyaleti’nde, Ganzhou’da doğdu. Artık Çin Halk Cumhuriyeti olarak anılan ülkesinin başkenti Pekin’de ilk, orta ve yükseköğrenimini tamamlayarak Pekin Yabancı Diller Enstitüsü’nün Fransızca bölümünden mezun oldu (1962). Sekiz yıl boyunca çevirmenlik yapan Gao, Çin Komünist Partisi’nin 1966-1976 yılları arasında uyguladığı "Kültür Devrimi" sırasında beş yıllığına "tarım işlerinde çalışmak üzere" kırsal bölgeye gönderildi (1970). Bu dönemde, çocukluğundan beri tuttuğu günlükler de içinde olmak üzere, on tiyatro oyunu, bir roman ve çok sayıda şiirini yok etmek zorunda kaldı. "Proleterleşme süreci"ni tamamlayan Gao, çevirmen ihtiyacı doğduğu için tekrar Pekin’e çağrıldı (1975). Bu arada edebiyat dergilerinde denemeleri ve öyküleri de yayımlanan Gao’nun "Modern Roman Sanatı Üzerine İlk Deneme" (1981) adlı çalışması beklenmedik şiddette bir tartışmaya yol açtı. Bir yıl sonra sahnelenen ve Çin’de deneysel tiyatronun ilk örneği kabul edilen "Alarm İşareti" ( Signal d'alarme) adlı tiyatro oyunu, yüzlerce kez kapalı gişe oynadı. Hakkında eleştiri yazısı yazılabilsin diye bir kez sahnelenmesine izin verilen "Otobüs Durağı" (Arrêt d’autobus) adlı tiyatro oyununu ise partinin kıdemli bir üyesi "Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri kaleme alınmış en tehlikeli metin" ilan etti (1983). "Vahşi Adam" (L'Homme sauvage) adlı tiyatro oyunuyla (1985) yeniden tartışmaların odağına oturdu. Deutscher Akademischer Austauschdienst ve Fransız Dışişleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak Avrupa'da sekiz ay kaldı. "Öteki Kıyı" (L'autre rive) adlı tiyatro oyunu henüz prova aşamasındayken yasaklandı (1986). Baskılardan iyice bunalan Gao, Fransız Kültür Bakanlığı’nın davetlisi olarak Paris’e gitti (1987) ve 1982’de Çin'de başladığı romanı "Ruh Dağı"nı (La Montagne de l'Ame) yazmaya koyuldu. Tian An Men olaylarının patlak verdiği sırada romanını bitiren (1989) Gao’nun, yeni yazdığı "Kaçış" (La Fuite) adlı tiyatro oyununun da Çin’de basımı yasaklandı. "Devlet düşmanı" ilan edilerek Çin Komünist Partisi’nden atılan Gao’nun pek çok eseri polisin Pekin'deki evine düzenlediği baskın sırasında yok edildi. Yazar, Fransa’nın talebini kabul etmesi üzerine politik göçmen olarak Paris'e yerleşti. 1990’dan itibaren romanları Batı dillerinde yayımlanmaya, oyunları sahnelenmeye başlayan, Fransa ve Belçika’dan ödüller alan Gao, 1997’de Fransız vatandaşlığına kabul edildi. İlk baskısı, Taibei’de Fransızca yayımlanan (1998) "Ruh Dağı", Fransa’da iki yıl sonra piyasaya çıktı. İtalya'da Premio Letterario Feronia'yla ödüllendirilen roman, 2000 yılı Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü. Ayrıca Gao, Fransa cumhurbaşkanı tarafından Chevalier de l'Ordre de Légion d'Honneur unvanıyla ödüllendirildi.

Anatole France

Anatole France (Anatole François Thibault, d. 16 Nisan 1844 Paris, ö. 12 Ekim 1924 Saint-Cyr-sur-Loire Tours) Fransız yazar. Klasik geleneğin önde gelen temsilcileri arasında kabul edilir. Edebiyatın her türünde eserler veren yazar, 1921 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülüne layık görülmüştür.

Şiir

* La Mort d'un juste (1870)
* Poèmes dorés (1873)
* Les Noces corinthiennes (1876), drame antique en vers

Roman ve düz yazı

* Jocaste et le chat maigre (1879)
* Le Crime de Sylvestre Bonnard (1881), qui reçoit le prix de l'Académie française.
* Les Désirs de Jean Servien (1882)
* Abeille, conte (1883)
* Nos enfants, scènes de la ville et des champs (1886)
* Balthazar (1889)
* Thaïs (1890), (PG), qui a fourni l'argument au Thaïs de Jules Massenet
* L'Étui de nacre (1892), recueil de contes
* La Rôtisserie de la reine Pédauque (1892)
* Les Opinions de Jérôme Coignard (1893)
* Le Lys rouge (1894), roman
* Le Jardin d'Épicure (1895), (PG)
* Le Puits de Sainte Claire (1895)
* L'Histoire contemporaine : Autour d'un enseignant à l'université de Tourcoing, une tétralogie satirique de la société française sous la Troisième république (du boulangisme au début du Şablon:XXe siècle.)
* L'Orme du mail (1897), (L'Histoire contemporaine, I)
* Le Mannequin d'osier (1897), (L'Histoire contemporaine, II)
* L'Anneau d'améthyste (1899), (L'Histoire contemporaine, III)
* Monsieur Bergeret à Paris (1901), (L'Histoire contemporaine, IV), (PG)
* Clio (1900)
* Le Procurateur de Judée (1902)
* Histoires comiques (1903)
* Sur la pierre blanche (1905), (PG)
* L'Affaire Crainquebille (1901)
* Penguenler Adası (1908), (PG)
* Les Contes de Jacques Tournebroche (1908)
* Les Sept Femmes de Barbe bleue et autres contes merveilleux (1909)
* Tanrılar Susamışlardı (1912)
* La Révolte des anges (1914)
* Marguerite (1920)
* Le Comte Morin (1920)

Anı

* Le Livre de mon ami (1885)
* Pierre Nozière (1899)
* Le Petit Pierre (1918)
* La Vie en fleur (1922)

Tiyatro oyunları

* Au petit bonheur, un acte (1898)
* Crainquebille, pièce (1903)
* La comédie de celui qui épousa une femme muette, deux actes (1908)
* Le Mannequin d'osier, comédie (1928)

Edebiyat eleştirisi

* Alfred de Vigny, étude (1869)
* Le château de Vaux-le-Vicomte (1888)
* Le Parnasse contemporain (1871) (participation limitée : quelques poèmes)
* Le Génie latin (1913), recueil de préfaces
* Sur la voie glorieuse (1915)

Diğer yazıları

* Opinions sociales (1902)
* Le parti noir (1904)
* Vers les temps meilleurs (1906), recueil de discours et lettres
* Trente ans de vie sociale

William Cuthbert Faulkner

William Cuthbert Faulkner (d. 25 Eylül 1897 – ö. 6 Temmuz 1962) Nobel ödüllü, ABD'li yazar.


Amerikan Modernist yazarların babası sayılan Faulkner, rakip gördüğü Ernest Hemingway'den farklı olarak, uzun ve karmaşık anlatımları benimsemiştir. Uyguladığı teknikler arasında bilinç akışı tekniği ve çoğul anlatı (multiple narration) teknikleri bulunur. 1930'larda Avrupa'daki deneysel geleneği izleyen ilk Amerikan yazarıdır.


1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandıktan sonra, 1955'de Pulitzer Ödülü'nü alan Faulkner, 1962'de bir kalp krizi sonucu ölmüştür.

Türkçeye çevrilmiş eserleri (ilk basımlar esas alınmıştır)

Sartoris (1929 / 1973)

* Sartoris, çev. Gülten Yener, İstanbul: Can, 1985.

The Sound and the Fury (1929)

* Ses ve Öfke, çev. Rasih Güran, İstanbul: Remzi, 1965.

As I Lay Dying (1930)

* Döşeğimde Ölürken, çev. Murat Belge, İstanbul: De, 1965.

Red Leaves (1930)

* Kırmızı Yapraklar, çev. Ülkü Tamer, İstanbul: Ataç Kitabevi, 1959.

Dr. Martino (1931)

* Doktor Martino, çev. Bilge Karasu, İstanbul: Yenilik, 1956.

That Evening Sun (1931)

* O Akşam Güneşi, çev. Hamdi Koç, İstanbul: YKY, 1993.

Sanctuary (1932)

* Kutsal Sığınak, çev. Ender Gürol, İstanbul: Cem, 2000.

Light in August (1932)

* Ağustos Işığı, çev. Murat Belge, İstanbul: Cem, 1968.

Absalom, Absalom! (1936)

* Abşalom, Abşalom!, çev. Aslı Biçen, İstanbul: YKY, 2000.

The Hamlet (1940)

* Köy, çev. Deniz Ilgaz, İstanbul: YKY, 2004.

Go Down, Moses (1942)

* Kurtar Halkımı Musa, çev. Necla Aytür, İstanbul: YKY, 2002.

The Bear (1942)

* Ayı, çev. Murat Belge, İstanbul: De, 1967.

Knight's Gambit (1949)

* Duman, çev. Talât Sait Halman, İstanbul: Can, 1991.

Mayday (1977)

* Bir Mayıs Günü, çev. Semih Aközlü, İstanbul: Ara, 1989.


Özgün başlığı saptanamayanlar

* Aşk ve Ölüm, çev. Vahdet Gültekin, Güven Yayınevi, 1968.
* Lekeli Günler, çev. Özay Sunar, İstanbul: Altın Kitaplar, 1967.

Eyvind Olov Verner Johnson

Eyvind Olov Verner Johnson (d. 29 Temmuz 1900, Svartbjörnsbyn, İsveç - ö. 25 Ağustos 1976, Stokholm) İsveçli yazar. Grupp Krilon (1941), Krilons resa (1942) ve Krilon själv (1943) başlıklarıyla yayımlanan roman üçlemesi, önde gelen yapıtı olarak kabul edilir. 1974 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülüne layık görüldü,

Elfriede Jelinek

Elfriede Jelinek (20 Ekim 1946) Avusturyalı feminist oyun yazarı ve romancı. 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü almıştır.

Jelinek Avusturya'nın Steiermark eyaletinin Mürzzuschlag kasabasında doğdu. Babası İkinci Dünya Savaşı'ndan sağ kurtulmayı başarmış Çek asıllı bir Yahudi'ydi. Annesi varlıklı bir Viyana ailesindendi. Küçük yaşlardan itibaren piyano, org, gitar, keman, viyola dersleri aldı. Viyana konservatuarından orgçu olarak mezun oldu. Aynı zamanda Viyana Üniversitesi'nde sanat tarihi ve tiyatro okudu. Genç yaşta şiir yazmaya başladı. İlk eseri Lisas Schatten adlı derleme oldu. 1970'lerin başında Gottfried Hüngsberg ile evlendi.

Nobel Ödülü'nü almadan öce Jelinek Almanca konuşulan ülkelerin dışında pek tanınmıyordu. Yazı tarzında geleneksel Avusturya edebiyatı derinden hissedilir ve Avusturyalı yazar Robert Musil'in etkisi görülür.

Derek Walcott

Derek Walcott (d. 23 Ocak 1930 Castries, St. Lucia) şair, yazar ve ressam. Eserlerinde Afrika kökenlerini vurgulamakla birlikte başta Bertolt Brecht olmak üzere Avrupalı yazarların da etkisi gözlenir. 1992'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

Şiirleri

* (1948) 25 Poems
* (1949) Epitaph for the Young: Xll Cantos
* (1951) Poems
* (1962) In a Green Night: Poems 1948–60
* (1964) Selected Poems
* (1965) The Castaway and Other Poems
* (1969) The Gulf and Other Poems
* (1973) Another Life
* (1976) Sea Grapes
* (1979) The Star-Apple Kingdom
* (1981) Selected Poetry
* (1981) The Fortunate Traveller
* (1983) The Caribbean Poetry of Derek Walcott and the Art of Romare Bearden
* (1984) Midsummer
* (1986) Collected Poems, 1948-1984
* (1987) The Arkansas Testament
* (1990) Omeros
* (1997) The Bounty
* (2000) Tiepolo's Hound
* (2004) The Prodigal

Oyunları

* (1970) Dream on Monkey Mountain
* (1970) Ti-Jean and His Brothers
* (1980) Pantomime
* (1997) The Capeman

Dario Fo

Dario Fo (d. 24 Mart 1926, Sangiano) İtalyan oyun yazarı, tiyatro yönetmeni ve oyuncu. 1997 Nobel Edebiyat Ödülü kazanmıştır.

Oyunlarındaki temalar güncel sorunlara dayandığı için tiyatro karikatürcüsü, toplumsal ajitatör ve radikal palyaço olarak da nitelendirilen Fo, kariyerine küçük kabare ve tiyatrolar için yergili revüler yazan bir metin yazarına yardım ederek başlamıştır. Oyuncu Franca Rame ile evlendikten sonra, 1959'da Rame ile birlikte Dario Fo- France Rame Topluluğu'nu kurmuştur. İkili "Canzonissima" adlı televizyon programında sundukları komik skeçlerle kısa sürede tanınmış,zamanla siyasal bir ajit-prop tiyatrosu geliştirmişlerdir. İkilinin oyunları temelde "commedia dell'arte" geleneğine dayanmaktadır ve tarzları Fo'nun deyişiyle "resmi olmayan solculuk"la kaynaşmıştı.İkili daha sonra,1968'de İtalyan Komünist Partisi'yle bağları olan Yeni Sahne adlı bir başka topluluk kurmuştur. 1970'te ise Halk Tiyatrosu Topluluğu ile fabrika, park, spor alanı gibi halkın toplu olarak bulunduğu yerleri dolaşmaya başlamışlardır. Morte Accidentale di un anarchico (1974; Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü, 1990) ve Non si paga, non si paga! (1974; Ödemiyoruz, Ödeyemeyeceğiz!) gibi oyunları çok tutulmuştur.

Bir oyuncu olarak Fo en çok, tek başına bir yetenek gösterisi yaptığı Mistero Buffo'daki (1973) rolüyle tanınmıştır. Her izleyici topluluğu önünde değişecek kadar güncelliğe dayanan bu yapıt ortaçağ gizem oyunlarının çağdaş bir uyarlaması olarak değerlendirilmektedir.

Czesław Miłosz

Czesław Miłosz (d. 30 Haziran 1911 - ö. 14 Ağustos 2004) Polonyalı şair ve deneme yazarı. 1980 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne Kaliforniya'da otururken lâyık görüldü. Hayatının son günlerini Krakov, Polonya'da geçirmiş ve oradaki evinde hayatını kaybetmiştir.

Šeteniai, Litvanya doğumludur. Polonya'nın seçkin sınıf ailerinden birinden gelmiştir. Vilnius Üniversitesi'nde hukuk okumuştur. Bolşevik İhtilali sıralarında çocukluğunun bir kısmını Rusya'da geçirmiştir.

John Maxwell Coetzee

John Maxwell Coetzee (9 Şubat 1940) şimdilerde Avustralya'da yaşayan Güney Afrikalı yazar ve akademisyen. Daha ziyade J.M. Coetzee olarak bilinir. 2003 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

İlk Yılları ve Eğitimi

Coetzee Cape Town'da doğdu. Babası avukat, annesi ise öğretmendi. Ailesi 17. yüzyılda ülkeye gelen ilk Hollandalı göçmenlerdendir.

İlk yıllarını Cape Town ve Worcester'da geçirdi. Bu dönemi 1997 yılında yayımlanan kitabı Boyhood'da anlatır. Cape Town Üniversitesi'nde matematik ve İngilize okudu. 1960'da İngilizce bölümünden, 1961'de de matematik bölümünden mezun oldu.

Akademik ve Edebi kariyeri

1960'ların başında Coetzee Londra'ya taşındı. Bir süre IBM firmasında bilgisayar programcısı olarak çalıştı. Bu dönemdeki tecrübelerini sonradan Youth (2002) adlı kitabında anlatmıştır.

Doktorasını Teksas Üniversitesi'nde yaptı. 1971 yılına kadar New York Eyalet Üniversitesi'nde İngilizce ve edebiyat dersleri verdi. 1971 yılında ABD'de kalıcı oturma izni için başvurdu ancak Vietnam Savaşı karşıtı protestolardaki faaliyetleri dolayısıyla reddedildi. Sonrasında Cape Town Üniversitesi'nde İngiliz edebiyatı profesörlüğü yapmak üzere Güney Afrika'ya döndü. 2002 yılında emekli olduktan sonra Avustralya'da Adelaide'e yerleşti ve Adelaide Üniversitesi'nde araştırma görevlisi oldu. 2003 yılına kadar Chicago Üniversiesi'nde ders verdi. 6 Mart 2006 tarihinde Avustralya vatandaşı oldu. Romanlarının yanında Flamanca ve Afrikaan dillerinden tercümeler yapmıştır.

Türkçede Yayimlanmiş Eserleri:
* Barbarları Beklerken
* Michael K. Yaşamı ve Yaşadığı Dönem
* Düşman
* Demir Çağı
* Petersburg'lu Usta
* Utanç
* Yavaş Adam
* Romancının Romanı

Camilo José Cela

Camilo José Cela (11 Mayıs 1916, A Coruña - 17 Ocak 2002, Madrid), İspanyol yazar. "Karanlık gerçekçi" olarak tanımlanan üslubuyla 100'den fazla esere imza attı. İspanyol edebiyatının Cervantes'ten sonra en önemli ismi olarak anıldı. 1989'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldı.

* La familia de Pascual Duarte (1942)
* Pabellón de reposo (1943)
* Nuevas andanzas y desventuras de Lazarillo de Tormes (1944)
* Viaje a la Alcarria (1948)
* La colmena (novela) (1951)
* Mrs Caldwell habla con su hijo (1953)
* La catira (1955)
* Judíos, moros y cristianos (1956)
* Tobogán de hambrientos (1962)
* Viaje al Pirineo de Lérida (1965)
* San Camilo 1936 (1969)
* Oficio de tinieblas 5 (1973)
* Rol de cornudos(1976)
* Mazurca para dos muertos (1984). Premio Nacional de Literatura.
* Izas, rabizas y colipoterras. Drama con acompañamiento de cachondeo y dolor de corazón (1984)
* Nuevo viaje a la Alcarria (1987)
* Cristo versus Arizona (1988)
* Memorias, entendimientos y voluntades (1993)
* El asesinato del perdedor (1994)
* La cruz de San Andrés (1994). Premio Planeta.
* Madera de Boj (1999)

Heinrich Theodor Böll

Heinrich Theodor Böll (21 Aralık, 1917 - 16 Temmuz, 1985) Alman yazar, 1972 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi.

Eserleri:
* 1949 - Trenin Tam Saatiydi -Der Zug war pünktlich-
* 1951 - Âdemoğlu Neredeydin? -Wo warst du, Adam?-
* 1953 - Ve O Hiçbir Şey Demedi -Und sagte kein einziges Wort-
* 1954 - Babasız Evler -Haus ohne Hüter-
* 1957 - İrlanda Güncesi -Irisches Tagebuch-
* 1962 Savaş Çıktığında -Als der Krieg ausbrach- ve Savaş Bitince -Als der Krieg zu Ende war-
* 1963 - Palyaço -Ansichten eines Clowns-
* 1966 - Bir Görev Seyahatının Sonu -Ende einer Dienstfahrt-
* 1971 - Fotoğrafta Kadın da Vardı -Gruppenbild mit Dame-
* 1974 - Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru -Die verlorene Ehre der Katharina Blum-
* 1985 - Dört Oğluma Mektup ya da Dört Bisiklet -Brief an meine vier Söhne oder vier Fahrräder-

Pearl Sydenstricker Buck

Pearl Sydenstricker Buck daha çok bilinen adıyla Pearl S. Buck (d. 26 Haziran 1892 - ö. 6 Mart 1973) Nobel edebiyat ödülünü alan ilk ABD'li kadındır.

Doğumunda kendisine verilen adı kayıtlarda Pearl Comfort Sydenstricker olarak geçer. 1892 yılında Batı Virginia eyaletinin Hilsboro kentinde doğan Pearl S. Buck 1917 yılında John L. Buck'la evlenmiş, daha sonra bu eşinden boşanarak 1935 yılında Richard Walsh ile ikinci evliliğini yapmıştır. Bir çocuk sahibi olan Pearl S. Buck daha sonra dokuz çocuğu evlat edinmiş. Hayatını önce öğretmenlik daha sonra da yazarlıkla kazanan Pearl S. Buck 1931 yılında The Good Earth İyi Dünya adlı yapıtıyla Pulitzer Ödülü'nü kazanmıştır. Pearl S. Buck'ın kitapları ömrünün büyük bir kısmını geçirdiği Çin'deki yaşamı yansıtır. 1938 yılında kazandığı Nobel ödülünün ardından National Institute of Arts and Letters (Ulusal Sanat ve Edebiyat Entitüsü)'ın üyeliğine layık görülmüştür. Pearl S. Buck ayrıca Asyalı çocukların ABD'li ailelerce evlat edinilebilmeleri için dernekler kurmuştur.ana kitabıyla nobeli almıştır.

Björnstjerne Martinius Björnson

Björnstjerne Martinius Björnson (Danca:Bjørnstjerne Martinius Bjørnson; d. 8 Aralık 1832 Kvikne (Tynset), Hedmark; ö. 26 Nisan 1910 Paris) Norveçli şair ve siyasetçi. Henrik İbsen, Jonas Lie ve Alexander Kielland ile birlikte Norveç edebiyatının önde gelen dört kaleminden biri olarak kabul edilir. "Ja, vi elsker dette landet" (Evet, bu ülkeyi hep seveceğiz) başlıklı Norveç milli marşını yazdı. 1903 yılında Nobel edebiyat ödülüne layık görülen ilk İskandinav yazar oldu.

Eserleri:
* Synnøve Solbakken, 1857
* Mellem Slagene, 1857
* Halte-Hulda, 1858
* Arne, 1859
* Smaastykker, 1860
* Kong Sverre, 1861
* Sigurd Slembe, 1862
* Maria Stuart i Skottland, 1864
* De Nygifte, 1865
* Fiskerjenten, 1868
* Digte og Sange, 1870
* Arnljot Gelline, 1870
* Fortællinger I-II, 1872
* Brudeslaaten, 1872
* Sigurd Jorsalfar, 1872
* Kong Eystejn, 1873
* En fallitt, 1875
* Redaktøren, 1875
* Magnhild, 1877
* Kongen, 1877
* Leonarda, 1879
* Kaptejn Mansana, 1879
* Det nye System, 1879
* Støv, 1882
* Over Ævne. Første Stykke, 1883
* En Hanske, 1883
* Det flager i Byen og paa Havnen, 1884
* Geografi og Kærlighed, 1885
* Paa Guds Veje, 1889
* Nye Fortællinger, 1893
* Over Ævne. Andre Stykke, 1895
* Lyset, 1895
* Paul Lange og Tora Parsberg, 1898
* To Fortællinger, 1901
* Laboremus, 1901
* På Storhove, 1902
* Daglannet, 1904
* Mary, 1906
* Når den ny vin blomstrer, 1909
* Toplu Eserler (5 cilt, 1910)

Saul Bellow

Saul Bellow (10 Haziran, 1915 – 5 Nisan, 2005), Kanada doğumlu Yahudi asıllı Amerikalı yazardır. Edebiyat alanında Nobel Ödülü'nü 1976 yılında ve Ulusal Sanat Madalya'sını 1988 yılında kazanmıştır.

Yalnızlığı, ruhsal şaşkınlığı ve insan bilincinin olanaklarını inceleyen romanları ile tanınır. Paris'te Guggenheim Fellowship'te iken, en çok bilinen The Adventures of Augie March romanının büyük kısmını yazmıştır.

Kurgu

* Dangling Man (1944)
* The Victim (1947)
* The Adventures of Augie March (1953)
* Seize the Day (1956)
* Henderson the Rain King (1959)
* Herzog (1964)
* Mosby's Memoirs (kısa hikayeler ayrıca Collected Stories kitabında yer alır) (1968)
* Mr. Sammler's Planet (1970)
* Humboldt's Gift (1975), 1976 Pulitzer Ödülü'nü (kurgu dalında) kazandı.
* The Dean's December (1982)
* Him with His Foot in His Mouth (kısa hikayeler ayrıca Collected Stories kitabında yer alır) (1984)
* More Die of Heartbreak(1987)
* A Theft (1989)
* The Bellarosa Connection (1989)
* Something to Remember Me By: Three Tales (A Theft ve The Bellarosa Connection hikayeleri) (1991)
* The Actual (1997)
* Ravelstein (2000)
* Collected Stories (2001)

Denemeler

* To Jerusalem and Back (1976)
* It All Adds Up (1994)

Editörlüğü

* News from the Republic of Letters (1997'den itibaren)
* Editors (Yayımcı bilgisi)
* ANON
* The Noble Savage

Bellow

* Saul Bellow, Tony Tanner (1965) (ayrıca City of Words kitabını görünüz [1971])
* Saul Bellow, Malcolm Bradbury (1982)
* Saul Bellow: Modern Critical Views, Harold Bloom (Ed.) (1986)
* Handsome Is: Adventures with Saul Bellow, Harriet Wasserman (1997)
* Bellow: A Biography, James Atlas (2000)
* 'Even Later' and 'The American Eagle' in Martin Amis, The War Against Cliché (2001). Sonraki denemesi Everyman's Library'nin Augie March basımında da bulunur.
* 'Saul Bellow's comic style': James Wood, The Irresponsible Self (2004).

Müzik

* Sufjan Stevens'in 2006 albümü The Avalanche, "Saul Bellow" isimli bir şarkı içerir.

Ivo Andrić

Ivo Andrić (9 Ekim, 1892 - 13 Mart 1975) Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Sırp ve Hırvat yazar.

1892'de Travnik yakınlarında Dolac'ta doğdu. Zagreb, Viyana ve Krakow'da sürdürdüğü eğitimini Graz Üniversitesi'nde verdiği "Osmanlı Yönetimindeki Bosna-Hersek'te Kültür Yaşamı" konulu doktora tezi ile tamamladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında milliyetçi etkinliklerinden ötürü Avusturya-Macaristan yetkilileri tarafından bir süre gözaltında tutuldu. Savaşı izleyen yıllarda Yugoslavya Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştı. Budapeşte, Madrid, Cenevre ve Berlin'de dış görevlerde bulundu.

Yapitlari:
* Ex Ponto (1918)
* Travnik Günlüğü (1945)
* Drina Köprüsü (1945)
* Ömer Paşa
* Lantli Avlu

Vicente Pío Marcelino Cirilo Aleixandre y Merlo

Vicente Pío Marcelino Cirilo Aleixandre y Merlo (* 26 Nisan 1898 Sevilla, ö. 14 Aralık 1984 Madrid) İspanyol şair. İlk eserlerinde gerçeküstü bir etkiyi ortaya koyarken daha sonra insan dayanışmasını dile getirdiği bir üsluba yöneldi. 1977'de edebiyat dalında Nobel Ödülüne layık görüldü.

Eserleri:
* Ámbito (1928)
* Espadas como labios (1932)
* Sombra del paraíso (1944)
* Historia del corazón (1954)
* Los encuentros (1958)
* En un vasto dominio (1962)
* Poemas de la consumación (1968)
* Sonido de la guerra (1972)
* Diálogos del conocimiento (1974)
* En gran noche (1991)

Sözcükte Anlam Bilgisi

Anlam Bilgisi
Sözcükte Anlam Özellikleri
Temel Anlam: Bir sözcüğün zihinde uyandırdığı ilk anlama
Temel Anlam adı verilir. Sözlük anlamı da denir.
Örnek:
Çocuk ağzını bir peçeteyle sildi.
Kuru yapraklar teker teker dökülüyordu.
Bütün gücüyle sırtına vurdu.


Yan Anlam: Bir sözcüğün temel anlama bağlı olarak kazandığı
yeni anlamlara Yan Anlam adı verilir.
Örnek:
Mağaranın ağzınıkayalarla kapattı.
Üç çocuklu bir aileye bakıyordu.
Dağın sırtına doğru çıktık.

Not: Bir sözcüğün temel ve yan anlamları o sözcüğün
Gerçek Anlamını verir.

Not: Bir sözcüğün temel anlamlarıyla yan anlamları
arasında bir anlam bağı bulunmalıdır.




Soru:
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük gerçek anlamı dışında kullanılmıştır?
A) Ortalık ağarırken ben ve arkadaşım yorgun adımlarla konaktan çıktık.
B) Bu sırada şişeyi devirmiş balık yağı da yere dökülmüştü.
C) Ordumuzun atılışına düşman, ancak iki gün dayandı.
D) Yapılan haksızlıklar karşısında iyice dolmuştu.
E) Kollarını, bacaklarını ovuyorlar, yüzüne tokat atıyorlardı.

Mecaz Anlam: Bir sözcüğün zamanla gerçek
anlamından uzaklaşarak kazandığı yeni anlamlara
“Mecaz Anlam” denir.
Mecaz anlamda kullanılan sözcükler genellikle “Soyut” anlam kazanır.
Örnek:
Evine bağlı bir adamdı. (Ev: Aile)
Dünya yeni bir ekonomik bunalımın eşiğindeydi. (Eşik: Başlangıç Noktası)
Güzel hayatımız bir göz açıp kapayışta eridi. (Erimek: Yok olmak, bitmek)

Alıştırma: Yüzmek sözcüğünü temel, yan ve mecaz anlamında kullanınız.
Ayak sözcüğünü temel, yan ve mecaz anlamında kullanınız.

Alıştırma yanıtı:
Buradaki küçük gölde çocuklar her sabah yüzerdi. (Temel anlam)
Toz içinde yüzen kitaplara yazık oluyordu. (Yan anlam)
Uzun zamandan beri borç içinde yüzüyordu. (Mecaz anlam)
Ayağımağrıyor. (Temel anlam)
Masanın ayağı kırılmış. (Yan anlam)
Bırak bu ayakları. (Mecaz anlam)
Soru: Aşağıdakilerden hangisinde soğuk sözcüğü
ötekilerden farklı bir anlamda kullanılmıştır?
A) Soğuk havaya karşı hiç direnci yoktur.
B) Arkadaşının böyle soğuk davranmasına çok üzülmüştü.
C) Yaz kış soğuk suyla yıkanmayı alışkanlık haline getirmişti.
D) Artık soğuk ve yağışlı günler başladı.
E) Güneşli ama soğuk bir günde yola çıktılar.



Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcük
mecaz anlamıyla kullanılmıştır?
A) Gelecek hafta bugün yine buluşalım, dedi.
B) Az önce beyaz bir at üstünde gelin göründü.
C) Çocuğunu uyutmak için odaya götürdü.
D) Bu boş sözleri dinlemekten bıkmıştı.
E) Akrabalarını görmek için onlarla konuşmak istiyordu.
(1995-ÖSS)

Terim anlamlı Sözcükler: Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da meslek
alanına özgü kavramları karşılığında kazandığı anlama “Terim Anlam” adı verilir.

Örnek:
Doğru haber veren gazeteler de var. (Gerçek anlam)
İki noktadan tek doğru geçer. (Terim anlam)

Olaya bir de şu açıdan bakalım. (Mecaz anlam)
İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir. (Terim anlam)
Soru: “Nokta” sözcüğü aşağıdakilerden hangisinde terim
anlam kazanmıştır?
A) Bütün olacakları en ince noktasına kadar düşünmelisin.
B) Noktadan sonra daima büyük harf kullanılır.
C) Biraz da konunun o noktasına deyinelim.
D) Hepsi bir noktada toplanıp harekete geçti.
E) Söze nokta koyup toplantıyı bitirelim.



Sözcükler Arası Anlam İlişkileri

Eş Anlamlı Sözcükler: Yazılışları ve söylenişleri farklı olduğu halde
anlamları aynı olan sözcüklerdir. Eş anlamlılık çoğunlukla Türkçe
sözcüklerle dilimize yabancı dillerden girmiş sözcükler arasında
görülen ilişkidir.

Örnek: Pay – Hisse Yabancı – El Uyum - Ahenk
Yanıt - Cevap Çağrı – Davet Kavram – Mefhum


Zıt Anlamlı Sözcükler: Anlamları birbirinin karşıtı olan sözcüklerdir.
Her sözcüğün karşıtı olmayabilir.
Örnek: az – çok ağlamak – gülmek uzak – yakın

Not: Sözcüklerin karşıt anlamı kullanıldığı cümleye göre değişebilir.
Örnek: Sakin bir kent- Kalabalık bir kent
Sakin bir çocuk – Yaramaz bir çocuk
Soru : “Bu yemek kuru olmuş.” cümlesinde kuru sözcüğünün
zıddı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bu yemek güzel olmuş.
B) Bu yemek harika olmuş.
C) Bu yemek lezzetli olmuş.
D) Bu yemek sulu olmuş.
E) Bu yemek acı olmuş.


Not : Sözcüklerin zıt anlamı ile olumsuz anlamı birbirinden ayrıdır.

Örnek: Ayakkabılarının bağını bağladı.
Ayakkabılarının bağını çözdü. ( Zıt anlam )
Ayakkabılarının bağını bağlamadı. ( Olumsuz anlam)



Soru: “ Bu iki ülke arasındaki ilişkiler ,bir süre sonra gerginliğe dönüştü.”
cümlesinde “gerginlik” yerine hangi sözcük getirilirse cümle
eskisine göre karşıt anlam kazanır?
A) Gevşeme
B) Genişleme
C) Yakınlaşma
D) Yumuşama
E) Bütünleşme



Eş Sesli ( Sesteş ) Sözcükler: Yazılış ve söylenişleri aynı fakat aralarında
anlam ilişkisi olmayan sözcüklere “Eş Sesli Sözcükler” adı verilir.
Örnek: Ak koyunun kara kuzusu da olur.
Kara görününce tayfalar sevindi.

Kırılan dal suya daldı.

Not: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde
sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek: Hava soğuktu kar yağıyordu.
Bu seneki kârımız iyi.

Not : Temel anlam- yan anlam ve gerçek anlam- mecaz anlam
ilişkisi olan sözcüklerde eşseslilik aranmaz.

Örnek: Adam tatlı elmaları sepete koydu. (Temel anlam)
Çocuk saflığıyla tatlı bir uykusunda idi. ( Mecaz anlam)
Yukarıdaki sözcüklerde eşseslilik aranmaz.

Yakın Anlamlı Sözcükler: Anlamları bakımından birbirine yakın olan
fakat aynı anlamı taşımayan sözcüklere “Yakın Anlamlı Sözcükler” denir.
Sözcüğün yakın anlamlısı kullanıldığı cümleye göre değişebilir.

Örnek: Çocuk ailesinden ayrıldı.
Çocuk ailesinden uzaklaştı.

Sevinmek – gülmek ağlamak – üzülmek
Güzel – hoş ince - zayıf
Soru: Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükler
anlamca birbirine en yakındır?
A) Bir süre sonra kendisi de bu akımın, bu tartışmanın içinde yer almıştı.
B) Bu kitapları, belirlediğiniz ölçüye göre seçin, ayırın.
C) Kendisine yapılan bu haksızlığı, bu saygısızlığı içine sindiremiyordu.
D) Bütün bunları kendisinin yerine, önüne geçmek isteyenler düzenliyordu.
E) Bu makineler ötekilere göre daha kullanışlı, daha pahalıdır.
(2001- ÖSS)

Uzak Anlamlı Sözcükler: Karşıt gibi görünmesine rağmen gerçekte karşıt olamayan sözcüklere “ Uzak Anlamlı Sözcükler” adı verilir.

Güzel
(Yakın anlam) (Zıt anlam)
Hoş Çirkin
(Uzak anlam)


Genel ve Özel Anlamlı Sözcükler: Daha çok varlığı kapsayan, anlatan, aynı kavramları topluca düşündüren sözcüğe “Genel Anlamlı Sözcük” denir.

Örnek: Kitap en iyi dosttur. (Bütün kitapları kapsıyor)

Tek bir varlığı kapsayan, tek bir varlığı düşündüren sözcüklere
“Özel Anlamlı Sözcük” adı verilir.

Örnek: Kitap, anlatımındaki açıklıkla karmaşık bir sorunu
kolay anlaşılır hale getirmiş.
Örnek: Okul – Sınıf – Sıra (Genelden özlele)
Sıra – Sınıf – Okul (Özelden genele)


Alıştırma: Önce harfleri, sonra heceleri, daha sonra da sözcükleri tanımıştık.
Yukarıdaki sözcükler nasıl bir anlatım sırası izlemektedir?


Soru: Aşağıdaki cümlelerde altı çizili sözcüklerden hangisi,
bir varlık türünü bütünüyle anlatacak biçimde kullanılmıştır?
A) Roman, insanların sorunlarını ele alıyor.
B) Oyun, yarın son kez oynanacak.
C) Anne, dünyanın en güzel varlığıdır.
D) Sınav, Eylüle kalmış.
E) Masa, bir yığın kitapla doluydu.


Soyut ve Somut anlamlı sözcükler: Beş duyu organımızdan birisiyle
algıladığımız varlıklar “Somut”tur.

Örnek: Hava çok soğuktu.
Müziğin sesini kıs.

Beş duyu organmızıdan birisiyle bile algılayamadığımız; ancak
varlığından emin olduğumuz varlıklar “Soyut”tur.

Örnek: Onun cesaretine hayranım.
Duyguları çok karışıktı.
Not: Bir sözcüğün somut mu soyut mu olduğu cümle içindeki
kullanımına bağlıdır.
Örnek: Bu yıl gözünden ameliyat olacakmış. ( Somut)
Sende de ne göz varmış kardeşim, hiçbir işin rast gitmiyor. (Soyut)

Soru
“Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut
anlam kazanabilir. Örneğin, somut anlamıyla ‘geçilen yer’
demek olan yol kelimesi yöntem anlamına gelerek soyut bir
anlam da kazanmıştır.”

Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren kelime,
aşağıdakilerden hangilerinde kullanılmıştır?

A) Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.
B) Bu gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutladır.
C) Bu dağlar, geçit vermez sarp dağlardır.
D) Ağaçlar ilkyazda bir gelin gibi donanırlar.
E) Yapının güzel bir görünümü vardı; taş dantel gibi işlenmişti.



Nitel ve Nicel anlam: Sayılabilen, ölçülebilen değeri bildiren anlama
“Nicel Anlam” adı verilir.

Örnek: Eve gelince bir tabak yemek yedi. (Miktarı bellidir)
Yüksek dağlar karlıydı. (Ölçülebilir)

Ölçülemeyen değeri bildiren anlama “ Nitel anlam” adı verilir.

Örnek: Bu çok lezzetli bir yemek. (Göreceli özellik)
Güzel bir filmdi. (Kişiye göre değişir)

Not: Sözcük, kullanımına göre nitelik ve nicelik anlamı bildirebilir.

Örnek: Merkeze yakın bir semtti. (Nicel anlam)
Yakın arkadaşlarımdan biriydi. (Nitel anlam)

Alıştırma: Hafif sözcüğünü nitel ve nicel anlamlarda kullanınız.


Alıştırma yanıtı: Bu paket daha hafif, sen bunu taşı. (Nicel anlam)
Dün gece hafif bir rahatsızlık geçirmiş. (Nitel anlam)


AD AKTARMASI

Bir sözcüğün benzetme amacı güdülmeden başka bir sözcüğün yerine kullanılmasıdır. Buna Düz Değişmece ya da Mecaz-ı Mürsel adı verilir.

İç-dış ilişkisi: Bir varlığın dışı söylenerek içi ya da içi
söylenerek dışı kastedilir.

Örnek: Evi gelecek hafta taşıyoruz. (Evin eşyalarını)
Çayı ocağa koyuver. ( Çaydanlığı)


Bütün-Parça İlişkisi: Bir varlığın bütünü söylenerek parçası,
parçası söylenerek bütünü kastedilir.

Örnek: Sokağın ilk girişindeki apartmanda oturuyorum. (Apartmanın dairesi)
Herkes başının üstünde bir çatı olmasını ister (Ev)

Somut-Soyut İlişkisi: Soyut bir kavram söylenerek somut
bir varlık kastedilir.

Örnek: Düşük bir maaşla beş canı besliyor. (İnsan)

Sanatçı-Eser İlişkisi: Sanatçının adı söylenerek eseri
ya da eserleri kastedilir.

Örnek: Biz Yahya Kemal’ i okuyarak yetiştik. (Romanını)

Yer (Şehir, Kasaba, Köy)- İnsan İlişkisi: Yer adı söylenerek
insan adı kastedilir.

Örnek: Takımı şampiyon olunca tüm Adana bayram etti. (Şehir halkı)
Törende bütün kasaba meydanda toplanmıştı. (Kasaba halkı)

Şehir-Yönetim ilişkisi: Bir ülkenin başkenti söylenerek
yöneticileri kastedilir.

Örnek: Ankara bu olayda duyarsız kaldı. (Devlet yöneticileri)


Yön-Bölge, İnsan İlişkisi: Yön adı söylenerek o yerde
oturan insanlar kastedilir.

Örnek: Batı’nın tavrını anlamak güç. (Avrupa ülkeleri)


Bir Kap Söyleyip İçindekileri Çağrıştırma:

Örnek: Bardağını bitir de sana çay doldurayım. (Çayını bitir)



Soru: Marmara’da her yelken
Uçar gibi neşeli

Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi , kimi sözler benzetme
amacı gütmeden kendi anlamı dışında kullanılır.

Aşağıdaki dizelerin hangisinde bu örnektekine
benzer bir kullanım vardır?
A) Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl.
B) Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım.
C) Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
D) Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
E) Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda.
(1995-ÖSS)


DEYİM AKTARMASI

1. İnsana Özgü Kavramların Doğaya Aktarılması:

Örnek: Ovadaki bütün çiçekler el ele tutuşmuş,
hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı.


2. Doğaya Özgü Kavramların İnsana Aktarılması:

Örnek: Kalbim yırtılıyor her nefesimde.
Bedir’ in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Dalgalanır deli gönül şafakta.


3. Doğayla İlgili Kavramların Doğaya Aktarılması:

Örnek: Karlar uçuşurdu camlarda.
Rüzgârlar ulurdu sabaha kadar.


4. Bir Duyunun Diğer Duyuya Aktarılması:

Örnek: Hâlâ aklımda onun sıcak gülüşü, tatlı bakışı. (Dokunma-Görmeye)
Nasıl unutabilirim o yumuşak konuşmayı. (Dokunma-Duymaya)
Sokaktan acı bir fren sesi geldi. (Tatma-Duymaya)
Onun keskin bakışları hepimizi korkuttu. (Dokunma-Görmeye)

Soru: ( I ) Sonbahar, kendisinden sonra gelecek kış mevsiminin gizli telaşını yaşatıyor doğaya. ( II ) Amasra’ da bir Roma yapıtı olan Kuşyakası Yol Anıtı sarı bir örtüyle kaplanıyor. ( III ) Hasankeyf’ teki Artukoğulları zamanından kalma cami, minaresindeki son leyleği yolcu ediyor. ( IV ) Kaçkarlarda yağmur fazla mesai yapıyor. ( V ) Bolu Dağları’nda, Istrancalarda gezinirken yerlerde ağaç gövdelerinin hüzünlü yüzlerini, acılı bakışlarını görüyoruz.

Bu parçanın numaralandırılmış cümlelerin hangisinde
insana özgü bir nitelik doğaya aktarılmamıştır?

A) I B) II C) III D) IV E) V
(2001-ÖSS)

Mİlli Edebİyat Hareketİ

MİLLI EDEBİYA T HAREKETİ
Osmanlıcılık ve İslamcılık ideolojileri gibi milliyetçilik hareketinin de er geç edebiyatta etkisini göstereceği tabiiydi. Gerçekten 1911 yılı Nisanı'nda Selanik'te çıkmaya başlayan Genç Kalemler dergisi ile milliyetçilik hareketi edebiyatta da başlamış olur. Ömer Seyfettin, Akil Koyuncu, Rasim Haşmet ve daha önce Fecr-i Ati Encümeninde bulunan Ali Canip gibi, gençlerin çıkardıkları bir dergi Milli Edebiyat deyimini ilk defa ortaya atarak böyle bir edebiyat yaratma görevini üzerine alır. Milli Edebiyat Hareketinin tutunmaya çalıştığı yıllarda Türk edebiyatında oldukça karışık bir durum göze çarpar. Bir yandan Milli Edebiyat Şairleri kendilerini kamu oyuna kabul ettirmeye çalışırken, diğer yandan Fecr-i Ati Şairleri şöhretlerini sürdürmeye ve Servet-i Fünun sanat anlayışının mensupları edebi itibarlarını henüz ayakta tutmakta idiler. Bu arada Mehmet Akif gibi bir ustanın temsil ettiği ayrı anlayış ve dokudaki şiir tarzı da ilgi ve dikkatleri çekmektedir. Bu karışıklığı, Fecr-i Atinin dağılmasından sonra bu topluluğa mensup şairlerle daha genç nesilden bazı şairlerin Milli Edebiyat anlayışı dışında kendilerini tatmin edecek başka yollar aramaları ve denemeler yapmaya girişmeleri daha da arttırır.
Milli edebiyat sanatçıları milli bir edebiyat oluşturmak için edebi dilin millileştirilmesinden başlayarak "Yeni Lisan" davasını ortaya atarlar. Daha önce Manastır' da "Hüsün ve Şiir" adı ile çıkan bir derginin devamı olarak çıkmaya başlayan, sekizinci sayıdan sonra Genç Kalemler ismini alan ve 11 Nisan 1911' de biraz daha genişletilmiş ve yeniden 1, 2, 3, diye numaralandırılarak intişara başlayan dergi ilk sayısından son sayısına kadar baş makalelerini; temel hedefi yazı dili ile konuşma dili ikiliğini ortadan kaldırmak olan "Yeni Lisan" davasına ayırır. Bu konu etrafında yapılan tartışmalara yer verir.
Edebiyat dilinin o zamana kadar tamamen Arapça ve Acemce'nin hakimiyeti altında yapmaca bir dil olduğu inancında olan gençler, Edebiyat-ı Cedide ve Fecr-i Ati üyelerini, "dillerinin yabancılığından dolayı" şiddetle tenkit ederler ve daha geniş halk kitlelerine hitap etmek imkanını sağlayacağı ve böylece medeni kalkınmaya da yardım edeceği için sadece edebi değil, aynı zamanda sosyal bir dava saydıkları "Yeni Lisan" davasını gerçekleştirmek için yayınladıkları "YENİ LİSAN" (11 Nisan 1911) adlı makalede görüşlerini kısaca şu başlıklar altında anlatırlar:
Eski Lisan, asla konuşulmayan, Latince, İbranice gibi yalnız kendisiyle meşgul olanların zevk ve idrakine taalluk eden bir şey. Din ve edebiyat bize Farisi öğretmiş, dilimize pek çok Arabi ve Farisi kelime girmiş, edebiyat ve sanat bilhassa tezyin fikri dilimize Arabi ve Farisi kaideler getirmiş, Türkçe muvazenesini kaybetmiştir.
Edebiyatımız ya şarka doğru İran'a veya garba doğru Fransa'ya yönelmiş. Bugün Fransa'ya doğru gidenlerin yaptıkları hareketlerle eskiden İran'ı taklit edenlerin hareketleri arasında bir fark kalmamıştır.
.Milli Edebiyatımız yokmuş, hala da yok. Olanlar da muharebe ve tasavvuf tasvirlerinden iptidai şarkılardan ibarettir.
Garba doğru giden gençler arasında Fransızca şiirler, piyesler yazıp bunlarla iftihar edenler vardır. Türk Dili ve Edebiyatında 35 sene evvel başlayan sadeliği öldürenler Servet-i Fünunculardır. Yazı dili ile konuşma dilini birbirinden oldukça uzaklaştırdılar.
Bugünküler yani Fecr-i Aticilerin yegane meziyeti "dünküler "adını verdikleri eski Servet-i Fünun kümesinin mahiyetini tamamiyle değilse bile anlamış olmalarıdır. Fakat vatanın bütün ümidi onlardır, onlar zekidirler, gençtirler... çalışacaklar... tekamül edecekler bizi asırlardan beri milli bir edebiyattan mahrum bırakan eski ve suni lisanı terk edeceklerdir. Onların sayesinde yeni bir lisanla terennüm olunan milli bir edebiyat doğacaktır.
Hastalıklar, eskiler İran'a yönelmişler, yeniler yani dünküler kendileri için yeni bir lisan ibda etmek lüzumunu görmeyerek ve mümkün olduğu kadar da bozarak hep eskilerin lisanını kullanmışlardır. Şimdi yeni bir hayata, bir intibah devresine giren Türklere yeni tabii bir lisan, kendi lisanları lazımdır. Milli bir edebiyat vücuda getirmek için evvela milli bir lisan ister. Eski lisan hastadır. Hastalıkları; içindeki lüzumsuz ve ecnebi (yabancı) kaidelerdir. Bu kaideler yaşadıkça dil milli olamaz, kimse anlamaz.
Tasfiye, konuştuğumuz lisan İstanbul Türkçe'si, en tabii bir lisandır. Klişe olmuş terkiplerden başka lüzumsuz ziynetler asla kullanılmayacak. Yazı lisanı ile konuşma lisanını birleştirirsek edebiyatımızı ihya ve kat etmiş olacağız.
Nasıl ... Türkçe kaidelerle her terkip yapılabilir. Arabi ve Farisi kaidelerle niçin yapıyoruz? Bu bir ihtiyaç mıdır? Hayır eserlerimiz yaldızlı mukavvadan bir heykel olmasın. Fikre ve hisse ehemmiyet verelim. Yazılarımız sade, beyaz muhteşem, kavi; edebiyatımız da mermerden abideler olsun.
Milliyete Doğru, bize vasi bir lisan lazım lakin muntazam ve mazbut olmak şartıyla.
Tasfiye Sarfı, Arabi ve Farisi terkipler atılacak. İlmi, fenni ve edebi ıstılahlara şimdilik dokunulmayacak. Klişeleşmiş terkipler müstesna. Mesela; fevkalade, darb-ı mesel, sevk-i tabii gibi.
Türkçe cem edatından başka kati yy en ecnebi edatlar kullanılmayacak. Klişe haline gelmiş olanlar hariç kainat, inşaat, maliyet ahlak gibi. Diğer Arabi ve Farisi edatları da atacağız Ancak tekellüme geçmiş tamamen Türkçeleşmiş olan "amma, şayet, keşki. lakin, henüz, heman" gibiler müstesna.
İmla Arabi ve Farisi kelimelerin imlaları şiddetle ve dini bir taassupla muhafaza olunacak, Türkçelere gelince imla meselesini zaman halledecektir.
Gayemiz Milli bir lisan, milli bir edebiyat vücuda getirmektir. Genç Kalemler Dergisi etrafında toplanan gençler "Yeni Lisan" davasının gerçekleştirilmesini kısaca maddeler halinde şu işlemlere "bağlamışlardır.
Yeni Lisan hakkındaki düşüncelerini böylece belirten gençler, Tanzimat devrine kadar İran'ın ve ondan sonra Fransa'nın taklitçisi saydıkları Türk edebiyatının artık taklit safhasından kurtularak, yaratma devresine girmesini ve bunun için de Türk halkının hayatına yönelmesini isterler. Ancak bu yöneliş isteği roman, hikaye ve tiyatro ile ilgilidir. Bu türler, konularını ve kişilerini yerli hayattan almalıdır. Fakat tamamıyla vicdani bir keyfiyet olan şiir için böyle bir kayda lüzum yoktur. Şiire tanıdıkları bu imtiyaz, onları, sanat anlayışında ikiliğe düşürür ve Edebiyat-ı Cedide ile Fecr-i Ati 'nin ferdiyetçi sanatçı anlayışından tamamen ayıramaz.”
Buna rağmen, Genç Kalemler'in edebiyat ve dil anlayışları Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati mensuplarınca büyük bir tepki ile karşılanır. Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Halit ziya, Cenap Şehabettin, Süleyman Nazif, Yakup Kadri ve Köprülüzade Mehmet Fuat tarafından yapılan itirazlar daha çok, "Yeni Lisan'ın" bir edebiyat dili olmayıp ancak bilim dili olabileceği, "sanat eserlerinin milletlerarası olması sebebiyle" edebiyatın da milli olamayacağı ve Genç Kalemlerce açıklanan Milli Edebiyat anlayışının ırki bir karakter taşıdığı noktalarında toplanır. Bir yıldan fazla süren bu karşılıklı çekişmeler sırasında, Fecr-i Ati'den Hamdullah Suphi ile Celal Sahir Yeni Lisan hareketini kabul ettiklerini bildirirler. Genç Kalemler, bir yandan da Yeni Lisanla yazdıkları yazıları yayınlayıp, aynı sayfada, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati şairlerinden birinin bir şiiri ile Yeni lisanla yazılmış bir şiiri yan yana koyarak okuyuculara karşılaştırma imkanı sağlamaya çalışırlar. Bu yazılar arasında en uygun örnekler Ömer Seyfettin'in hikayeleriyle Ziya Gökalp'ın bazı şiirleridir.
Balkan Harbi yüzünden dergi 1912 Eylülü'nde kapandıktan sonra yazarlarının büyük bir kısmı İstanbul' a geçerek yazılarını Türk Yurdu'nda ve diğer bazı dergilerde yayınlamaya devam ederler.
Milli Edebiyat Hareketi, kısa bir süre içinde sanatçı kadrosunu, muhalefeti bırakan sanatçılar v.e yeni yetişen gençlerle genişletir. Süleyman Nazif, Cenab Şehabettin ve Ali Kemal'in şiddetle devem eden muhalefetlerine rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından önce konuşma dili edebiyat dilinin yerini tamamen alır, bu gayeye ulaşmak için Tanzimat'tan beri süren çabalar sonuç verir.
Ziya Gökalp, Fuat Köprülü gibi büyük fikir ve ilim adamlarının devamlı yardımlarıyla kuvvetlenen Yeni Lisan Cereyanı; Türk dili ve edebiyatının sadeleşmesi ve sade bir güzellik içinde işlenerek gerek nesir, gerek şiir alanında Refik Halit, Yakup Kadri, Orhan Seyfi ve Faruk Nafiz gibi kuvvetli şahsiyetler yetiştirmesi yolunda, edebi hayatın akışına faydalı bir sürat kazandırmış, edebi milli bir harekettir.
Dil hususunda ve aruzun yerine hece veznini geçirme konusunda kendisinden önce gelen Servet-i Fünun ve Fecr-i Aticilerden ayrılan Milli edebiyat sanatçıları, şiiri sanatçıya ait şahsi bir mesele olarak kabul edip, estetik bir haz sayarlar. Bu yönleriyle de kendilerinden önce gelen. bu edebi akımların ferdiyetçi olan estetik anlayışına yaklaşırlar. Ancak Türkiye'nin ölüm kalım mücadelesi yaptığı ülkenin birçok cephede savaştığı halkının büyük bir yoksulluk ve sefalet içinde kıvrandığı böyle nazik bir zamanda bile, genç şairlerin sırf kendi duygu ve hayallerinden ayrılmamaları birçok aydın tarafından yadırganır. Birçok şair ve yazar bu tutumun yanlışlığını dile getirmeye çalışır.
Aruzun yerine hecenin geçmesi de pek kolay olmaz, genç nesli bu vezni benimsemeye alıştırmak için uzun ve sürekli telkinler yapılması gerekmiştir.
Cumhuriyetin kuruluşuna kadar Servet-i Fünun, Yeni Mecmua, Büyük Mecmua ve Dergah gibi dergilerin sürekli yayınları ile şiirde dil ve veznin millileştirilmesi, meselesi tamamen gerçekleşir. Dil ve veznin birkaç yıl gibi kısa bir sürede millileştirmesi konusunda "Hecenin Beş Şairi 'nin de" payı büyüktür. .
"1908' den sonra, sadece ferdi temaları işleyen, dilde Servet-i Fünun nesrinin bir devamı olan, sosyal hayat ve onun sorunları ile genellikle ilgisiz kalan Fecr-i Ati hikaye ve romanlarının yanı başında, daha çok hayata ve sosyal mesele1ere yönelen, yapma bir dil ve üslubu bir yana bırakarak konuşma dilini ve üslubunu hakim kılmaya çalışan yeni bir hikaye ve roman tarzının da hızla yer almaya başladığı görülür. Bu tarz roman ve hikayeler arasında Refik Halit'in "Memleket Hikayeleri" Ebubekir Hazım'ın "Küçük Paşa" romanı gibi, milliyetçiliği norn1al bir sosyal davranış olarak yaşatanların;
Halide Edip'in "Yeni Turan" ve Ahmet Hikmet'in "Gönül Hanım" romanları gibi milliyetçiliği siyasi bir ideoloji olarak ele alanların; yine Halide Edip'in "Ateşten Gömlek" Romanı gibi İstiklal Mücadelesini canlandıranların; Yakup Kadri'nin "Kiralık Konak" romanı 'gibi Türk yaşayışının Tanzimat'tan başlayarak üç nesil boyunca geçirdiği sosyal değişiklikleri tasvir ve tahlil edenlerin de yer aldıkları göz önünde tutulursa, bu devirde roman ve hikayeciliğin Türk sosyal hayatını ve meselelerini ne kadar çeşitli yönlerden ve ne kadar genişlemesine ele almaya çalıştığı kolaylıkla anlaşılabilir. Ancak bu genişliğe karşılık, ele alınan sosyal meselelerde tatmin edici bir derinliğin henüz bulunmadığını da kaydetmek gerekir. Ayrıca bu sosyal muhtevanın içinde roman ve hikayenin ezeli teması olan aşk maceralarının da unutulmamış olduğu ve bu devri n hemen bütün romancı ve hikayecilerinin yalnız aşk temasını işleyen roman ve hikayeler yazdıkları da belirtilmelidir.
Bu devrin roman ve hikayelerinde fert hayatından sosyal hayata doğru genişçe bir açılmanın; tema bakımından sosyal konulara doğru büyük bir kaymanın başladığı görülmüştür.
Berna Moran'a göre, Memleketçi Anadolu romanını hazırlayan sosyo-ekonomik şartlardan başka, Milli Edebiyat akınının da etkisi vardır. Edebiyat tarihçileri tarafından 1911-1923 yılları arasında sınırlandırılan Milli edebiyat, roman türünde 1950'lere kadar devam etmiştir. Çünkü Cumhuriyet ile birlikte siyasal bakımdan yeni bir döneme geçilmişse de, Cumhuriyet romanını Milli Edebiyat temsilcileri, roman ve hikaye yazarları devam ettirmiştir.
Milli Edebiyat akımının roman alanında iki ana ilkesi dikkati çeker. Birincisi, milli konulara, yerli yaşama yönelmek ilkesi, ikincisi de sözlü gelenekten gelen halk edebiyatını yeniden değerlendirmek ilkesi.
Milli Edebiyat akımı, yazarları yerli konulara, her sınıftan halkı anlatmaya çağırırken, Osmanlı edebiyatında söz konusu edilmeyen Anadolu konusuna da çağırır. Nitekim 1950'lere kadar olan dönemde yazarlarımız, Küçük Paşa, Ateşten Gömlek, Çalıkuşu, Yeşil Gece, Yaban, ve Kuyucaklı Yusufile Anadolu'yu romana sokarlar.
Milli Edebiyat Hareketi'nin başlattığı yerli kaynaklara yönelme hadisesi de masalları, destanları, halk hikayelerini yeniden canlandırma ve değerlendirme şeklinde olur. Ziya Gökalp Türk masallarını yeniden işler; Ömer Seyfettin masallardan efsanelerden konular alır; Fuat Köprülü, Nasrettin Hoca fıkralarını koşuk biçiminde yazar.
Milli Edebiyat devrinin en tanınmış şair ve yazarları şunlardır: Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, Yusuf Ziya Akçura, Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Ali Canip, Mithat Cemal Kuntay, Fuat Köprülü, Hamdullah Suphi, İbrahim Alaaddin, Beş hececiler Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit, Aka Gündüz, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri, Ebubekir Hazım ve daha birçok sanatçı bu edebi hareketin safında yer almıştır.

Nedim (1680 - .... )

Nedim (1680 - .... )

Nedim 1680 yılında İstanbul'da doğdu. Fatih Sultan Mehmed döneminde yaşayan eski bir aileden geldiği söylenir. Babası Mehmed Efendidir. Dedesi Musluhiddin Efendi, Sultan İbrahim devri kazaskerlerindendir. Nasıl bir öğrenim gördüğü kesinlikle bilinmiyor. Fakat bazı kaynakların bildirdiğine göre Şeyhülislam Ebezade Abdullah Efendi'nin başkanlık ettiği kurul önünde sınavdan geçerek, hariç müderrisliği payesini aldı. Bir süre sonra Mahmudpaşa mahkemesinde naiplikle görevlendirildi.

Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli İbrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim'i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, sadrazam İbrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı. Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed'in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.

Şiirleri Sultan Üçüncü Ahmed tarafından beğenildi. Bu arada Mollakırımı medresesi (1727), Sadiefendi medresesi (1728) ve aynı yıl Nişancipaşayıatik medresesi müderrisliklerine tayin edildi. Son görevi Sekbanalibey medresesi müderrisliğiydi (1730). İbrahim Paşa'nın giriştiği, doğu dillerinden tercümeler, çalışmasına katıldı. Müneccimbaşı Derviş Ahmed Dede'nin Sahaifü'l Ahbar (Haberlerin Sayfaları), Bedrüddin Avni'nin İkdü'l Cuman (İnci Dizisi) adlı eserlerini Türkçe'ye çeviren kurulda çalıştı.

İçki düşkünlüğü yüzünden irtiaş (titreme) hastalığı ve illeri vahime (korku) hastalığı çeken Nedim'in, Patrona Halil isyanı sırasında bir buhran geçirerek öldüğü ileri sürülür. Müstakimzade'nin, isyanda kaçarken Beşiktaş'daki evinin damından düşerek öldüğünü belirten ifadesi ispatlanmış değildir.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

27 Mart 1889'da Kahire'de doğdu. İlköğrenimine ailesiyle birlikte gittiği Manisa'da başladı. 1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır'a döndü, öğrenimini İskenderiye'deki bir Fransız okulunda tamamladı. 1908'de başladığı İstanbul Hukuk Mektebi'ni bitirmedi. 1909'da arkadaşı Şehabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. 1916'da tedavi olmak için gittiği İsviçre'de üç yıl kadar kaldı. Mütareke yıllarında İkdam gazetesindeki yazılarıyla Kurtuluş Savaşı'nı destekledi. 1921'de Ankara'ya çağrıldı ve bazı görevler verildi.

1923'te Mardin, 1931'de Manisa milletvekili oldu. Bir yandan da gazeteciliğini ve roman yazarlığını sürdürdü. Kadro Dergisi 1932'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Savunduğu bazı görüşler aşırı bulunduğu için Kadro dergisinin 1934'te yayımına son vermek zorunda kalmasından sonra Tiran elçiliğine atandı. Daha sonra 1935'te Prag, 1939'da La Haye, 1942'de Bern, 1949'da Tahran ve 1951'de yine Bern elçiliklerine getirildi. 27 Mayıs 1960'tan sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi. Siyasal hayatının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekilliği oldu. 13 Aralık 1974'te Ankara'da öldü.

Yazı Hayatı

Karaosmanoğlu yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun, Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Âticiler'in "sanat şahsî ve muhteremdir" görüşünü paylaştığı ve "sanat için sanat" yaptığı bu ilk döneminde Nirvana adlı bir oyun, makaleler, denemeler, düzyazı şiirler ve öyküler yazdı. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için bir ikisi dışında eserlerinde belli tarihi dönemleri ele aldı. Kiralık Konak I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi II. Meşrutiyet'in, Sodom ve Gomore Mütareke döneminin, Yaban Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara Cumhuriyet'in ilk on yılının, Bir Sürgün II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır. Panorama 1923-1952 yıllarını kapsar. Karaosmanoğlu 1920'lerden sonra iyimser bir devrimci görünümündeyken, sonra umutlarını yitirerek romancılığını devrimci yönde kullanmaktan vazgeçmiştir. 1955'ten sonra da anı kitaplarından başka bir şey yazmamıştır.Romanları arasında en ünlüleri Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır. Nur Baba Nur Baba, Karaosmanoğlu'nun ilk romanıdır. 1922'de kitap olarak çıkmadan önce gazetede yayımlanmıştır. Ama yazılışı ondan sekiz dokuz yıl öncesine gider. O yıllar Karaosmanoğlu'nun Eski Yunan ve Latin edebiyatıyla ilgilendiği ve Çamlıca'daki bir Bektaşi tekkesine devam ettiği dönemdir. Nur Baba'yı Euripides'in Bakkhalar'ından esinlenerek ve tekkedeki gözlemlerine dayanarak yazmıştır.

Roman, tekkenin şeyhiyle, evli bir kadın arasındaki tutkulu bir aşkın öyküsünü anlatır. İçki, müzik ve sevişmeyle sabahlara değin süren ayinler, Bektaşi töreleri ve tekke yaşamı kitapta büyük yer tutar. Bu ayinlerle Bakkhalar'in ayinleri arasında benzerlik bulan Karaosmanoğlu, romanın kadın kahramanı Nigâr'ın cinsi ilişkileriyle bu benzerliği anlatmaya çalışır.Ancak okur için romanın ilginç yönü Bektaşilik'e ilişkin bilgiler olmuş ve bu yönü, yapıtın çok satılmasını sağladığı gibi Karaosmanoğlu'nun ününü de yaygınlaştırmıştır. Ancak Karaosmanoğlu Bektaşilik'in sırlarını açıklamak ve üstelik Bektaşilik'i küçük düşürmekle suçlandığı için romanın ilk ve ikinci baskılarına yazdığı "izah"larla bu suçlamalara karşı kendini savunmak gereğini duymuştur. Kiralık Konak Kiralık Konak'ta Karaosmanoğlu, II. Meşrutiyet yıllarında Batılılaşma hareketinin yol açtığı değer kargaşasını, geleneklerden ve eski hayat biçiminden ayrılışı ve kuşaklar arasındaki kopukluğu sergiler. Romanda yazar adına konuşan Hakkı Celis, başlangıçta yurt sorunlarına karşı ilgisiz, âşık, içli bir şairken, sonradan bilinçlenerek değişir ve "milli ideal" sevdasına tutulur. Bu ideal geleceğin Türkiye'sidir. Karaosmanoğlu romanın öbür kişilerini ve dolayısıyla toplumu, bu yeni bilince ulaşmış Hakkı Celis'in gözleriyle değerlendirir ve yargılar.

ESERLERİ Roman: Kiralık Konak, Nur Baba, Hüküm Gecesi, Sodom ve Gomore, Yaban, Ankara, Bir Sürgün, Panaroma, 2 cilt, Hep O Şarkı. Hikaye Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikâyeleri. Anı: Zoraki Diplomat, Anamın Kitabı, Vatan Yolunda, Politikada 45 Yıl, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları.

Nedim'in Hayatı

Merzifonlu Mehmed Efendi'nin oğlu olan Nedim (asıl adı Ahmed), 18. yüzyıl divan şairlerindendir. 1681 yılında İstanbul'da doğmuştur. Medrese eğitimine daha küçük yaşlarda başlamış, Arapça öğrenmiş, müderrislik ve mahkeme naipliği yapmıştır. Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Nedim'i önce muhasipliğe sonra ise kütüphanesinde hafizı kütüb görevine getirdi. Şiirlerini çok seven Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın sayesinde Sultan III. Ahmed'in de bulunduğu toplantılara katılmış, ve sultanın beğenisini celbetmiştir. Bir çok farklı eserin çevirisinin yapıldığı kurullarda yer almış ve birçok farklı medresede müderrislik yapmıştır. Ölümü hakkında ise çeşitli iddialar vardır ki bunlar arasından gerçeğe en yakın olanı Patrona Halil İsyanı sırasında bir evin damından düşerek öldüğüdür(1730).

Lâle Devri şairi olan Nedim, neşeli şarkılar ve gazeller kaleme almış, eserlerinde sık sık aşk, şarap ve zevk mefhumlarını işlemiştir. Kuşkusuz bunda dönemin aşk, şarap, zevk ve eğlence ortamlarında bulunmasının etkisi çoktur. Aynı zamanda, şiirlerinde İstanbul'a yer vermiş, İstanbul'a olan aşkını sık sık dile getirmiştir. Divan edebiyatında İstanbul'u belki de en güzel betimleyen şair kendisidir. İstanbul'u betimlerken Sâdabad'dan, Altın Boynuz'dan bahsetmiştir. Şiirlerini kıvrak ve yalın bir dille kaleme almış, aruz kalıplarına bağlı kalmamıştır. Aynı zamanda divan edebiyatına şarkı türünü ilk kazandıran şâir Nedim'dir.

Sadrazam Ali Paşa ve Nevşehirli İbrahim Paşa tarafından korundu. Nevşehirli İbrahim Paşa, şiirlerini çok sevdiği Nedim'i muhasipliğe seçti. Daha sonra ise kütüphanesinde hafızı kütüb görevine getirdi. Bütün zevk ve eğlence meclislerinde sadrazamın ve bazı devlet büyüklerinin nedimi oldu. Ramazan aylarında, sadrazam İbrahim Paşa huzurunda verilen tefsir derslerine katıldı.

Sadrazam İbrahim Paşa aracılığı ile Sultan Üçüncü Ahmed'in bulunduğu toplantılara katılmaya başladı.Ayrıca sadrazama kasideler sunarak mevkiisini sağlamlaştırmıştır.

Nedim dinin bazı yasaklarına karşı çıkmış, bu da onu tasavvufi düşüncelerden uzaklaştırmıştır. Nitekim şair de eserlerinde kadın, içki gibi şuhane unsurları işlemiştir. Ona göre yaşamanın temel amacı dünya zevklerini tatmak, eğlenmekti.

Başlıca eseri Nedim Divanı'dır. Mahallileşme akımının öncüsüdür. Divan edebiyatındaki soyut sevgili ve mekanlar Nedim'in şiirlerinde somuta dönüşür. Yani sevgilisi hem beşeri aşkı anlatır hem de gerçektir. Zevk, eğlence, içki şiirlerinin temelini oluşturmuştur. Soğuk ve yapmacı anlatımdan kaçınmış, anlatmak istediklerini içten bir şekilde şiirlerine dökmüştür. Bunları da daha çok gazelleriyle anlatmıştır.

Büyük şair, divan şiirinin katı kurallarına herkes gibi uysa da, bazı yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Örneğin bazı eserlerinde aruz yerine hece ölçüsü kullanmıştır.

Nedim divan şiirinde çığır açmış büyük bir şairdir. Ne var ki onun değeri öldükten çok sonra anlaşılmıştır. Şair ayrıca İstanbul aşkıyla da tanınır. Zaten İstanbul şivesi akımının da öncüsü Nedim'den başkası değildir.

Ege Berensel

Ege Berensel
1968 yılında Muğla’da doğdu. ODTÜ Elektrik Elektronik, Endüstriyel Tasarım bölümlerinde okudu. Ulus Baker ile birlikte Öteki Yayınları için “Sinema” “Anarşizm” ve “Deleuze Dersleri” dizilerinin editörlüğünü yaptı. Sinema dergisi 25. Kare’nin kurucularındandır. Şiirleri, yazıları ve çevirileri Edebiyat ve Eleştiri, Zinhar, Siyahi ; sinema yazıları 25 Kare, Sinemasal, Kısa Devre, gibi dergilerde yayınlandı. Yaptığı deneysel videolar ve belgeseller, çeşitli ulusal ve uluslar arası yarışmalarda ödüller aldı. Angela Melitopoulos ve Maurizio Lazzarato’yla birlikte bir film yapma kolektifi olan “Timescapes” projesinde yer aldı. Bu gurubun ürettiği B-ZONE: Becoming Europe and Beyond (B-BÖLGESİ: Avrupa Oluş ve Ötesi) adlı kitabın yazarlarındandır. Hüseyin Cöntürk'ün 2. Cilt halinde YKY tarafından basılan Çağının Eleştirisi adlı kitaplarını yayına hazırlamıştır.

Eflatun Cem Güney

Eflatun Cem Güney, ( d.1896,Malatya - ö.1981 ) Türk halk edebiyatı araştırmacısı ve yazar.

Güney, geleneksel halk hikayelerimizi ve masallarımızı derledi. Masallar yazdı. Bu nedenle adı Masalcı Baba olarak da bilinmektedir.

Anadolu'nun birçok yöresini öğretmenlik görevi sırasında tanıdı. Bu yörelerde yerel sanat dergilerinin çıkmasına ön ayak oldu.Danimarka'da bulunan Andersen Kurumu,Açıl Sofram Açıl adlı eseriyle ona 1956 yılında Dünya Çocuk Edebiyatı Onur Belgesi verdi. 1960 yılında Dede Korkut Masalları adlı kitabıyla bu ödülü tekrar kazandı.

Çocuk edebiyatımızın verimli yazarlarından Güney, birçok masalımızın günümüz Türkçe’siyle yeniden gün ışığına çıkarılmasında büyük rol oynadı.

Eserleri

* Halk Şiiri Antolojisi
* Dertli Kaval
* En Güzel Türk Masalları
* Halk Türküleri
* Bir Varmış Bir Yokmuş
* Nasrettin Hoca Fıkraları
* Evvel Zaman İçinde
* Dede Korkut Masalları
* Gökten Uç Elma Düştü
* Az Gittim Uz Gittim
* Folklor ve Eğitim
* Folklor ve Halk Edebiyatı

* Çocukları Uçuran Masallar

Dilâra Akıncı

Dilâra Akıncı (d. y. 1971, İstanbul) Türk yazar.

1988'de Beşiktaş Kız Lisesi'nden mezun oldu. Çeşitli yıllarda düzenlenene liseler arası öykü yarışmalarına okulu adına katılarak derecelere girdi. Çocukluğunda başından geçen olayları öyküler halinde yazan Akıncı, 1993 yılında Yapı Kredi Yayınları'nın Doğan Kardeş Dergisi'nde yayınlanan öykülerinden sonra yazdıklarını bir kitap haline getirmek üzere toplamaya başladı.

1996 yılından itibaren profesyonel olarak çocuk ve gençlik kitapları yazıyor. Altın Kitaplar Yayınevi tarafından basılmış 4 kitabı var.

* BETONLAR ÇİÇEK AÇSA ilk baskı : 1996 8. baskısı yapıldı

* ÇİTLEMBİK KIZ ilk baskı : 1998 8. baskısı yapıldı.

(Türkiye Yazarlar Birliği Kataloğu’nda önerilen kitaplar arasına girdi)

* LİSE GÜNLERİ ilk baskı : 2002 5. baskısı yapıldı

* LİSE AŞKIM ilk baskı : 2005 3. baskısı yapıldı


“Lise Aşkım” adlı kitabının devamı niteliğindeki “Hayat Liseden Sonra Başlar” adlı kitabı 2008 yılında yine aynı yayınevi tarafından basılacak. Gençlik kitaplarında özellikle sosyal bazı konulara değinmeye özen gösterir. Lise Günleri adlı kitapta ergenlik sorunları, alkol ve sonuçlarını kaleme alan yazar, Lise Aşkım adlı kitabında ise; sigara ve kanseri işledi. Bundan sonraki bütün kitaplarında yine gençlere yön verecek konuları işlemeye devam edecek.

TÜTED’in İletişim Çağı Dergisi’nde “Kalemin Ucuna Takılanlar” adlı, hayat konulu sayfada yazdı. Yayın Koordinatörlüğü ve serbest editörlük yapıyor.

* AVRASYA ve DEMİREL (2 cilt)
* Cumhuriyet’ten Günümüze Isparta
* GAP ve DEMİREL
* GÖRÜNTÜLER / S. Demirel – 50 yıl
* Vatan Borcu Ödüyorum / Kadir Has

adlı kitaplarda gazeteci yazar Sn. Hulûsi Turgut’la birlikte çalıştı.

•THE ANGELS OF 9/11 (11 EYLÜL MELEKLERİ) Yazar: Caitlin Walsh Çeviren: İpek Djafer

•IF I GET TO FIVE (5 YAŞIMA VARABİLİRSEM) Yazar: Dr. Fred Epstein & Joshua Horwitz Çeviren: İpek Djafer

•THE SAMURAI LEADER ( SAMURAY LİDERİ) Yazar: Bill Diffenderffer Çeviren: Perran Fügen Özülkü

•SİNAN KURT’LA OLTA BALIKÇILIĞI / Yazar: Sinan Kurt

adlı kitapların editörlüğünü yaptı.

Çocuk Yazarları Derneği üyesi.

Dilek Aslaner

Dilek Aslaner (1970, Zonguldak), Türk kadın yazardır.

İlk, orta ve lise öğrenimini İstanbul’da yaptı. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdikten sonra Marmara Üniversitesi’nde Yönetim Sosyolojisi üzerine yüksek lisans yaptı.

Öyküleri Yedi İklim, Hece, Kafdağı ve Dergâh dergilerinde yayınlandı. Hece Yayınları arasında çıkan "Tutkulu Bir Oyalanma" yazarın ilk kitabıdır. Öykülerinde, "sıradan insanların aydınlık yüzleri ve engin yürekleriyle sımsıcak bir hayat bahşettikleri sokakların, odaların, evlerin fotoğrafları yer alıyor. Vefakarlığı, arkadaşlığı bir ışık gibi alnında taşıyan insanların hâl dilini oluşturan samimi ilişkileri, dostlukları, dayanışmaları, arayışları, karşılıklı soruları, sorguları öyküce bir dile bürünerek somutlaşıyor."

Özalp

1941, Van-Özalp dogumlu yazar, mühendislik, yönetim bilimleri ve yabancı dil öğrenimini İstanbul ve Ankara'da tamamladı. 33 yıllık bürokrasi yaşamı çeşitli araştırma inceleme yöneticilik kademelerinde geçti. CHP kadrolarında siyaset ile ilgilendi. Ülkedeki yolsuzluklarla savaşımı yaşamının büyük bir bölümünü kapsar. Dünyanın çeşitli uygarlıklarını tanıma olanağı bulmuş yazarın evren ve evrim adlı doruk yayınevinden iki ciltlik eseri mevcuttur.

Özalp

1941, Van-Özalp dogumlu yazar, mühendislik, yönetim bilimleri ve yabancı dil öğrenimini İstanbul ve Ankara'da tamamladı. 33 yıllık bürokrasi yaşamı çeşitli araştırma inceleme yöneticilik kademelerinde geçti. CHP kadrolarında siyaset ile ilgilendi. Ülkedeki yolsuzluklarla savaşımı yaşamının büyük bir bölümünü kapsar. Dünyanın çeşitli uygarlıklarını tanıma olanağı bulmuş yazarın evren ve evrim adlı doruk yayınevinden iki ciltlik eseri mevcuttur.

Cengiz Gündoğdu

Cengiz Gündoğdu (d. 1943), Türk yazar ve eleştirmendir. İnsancıl Dergisi ve İnsancıl Atölyesi'nin kurucusudur.

Eserleri

* Eleştiri; İnsancıl Yayınları
* Soru; İnsancıl Yayınları
* Akanyıldız; İnsancıl Yayınları
* Taşkıran;İnsancıl Yayınları
* Yıldız Güncesi / 1991-1992; İnsancıl Yayınları
* Yıldız Güncesi 1991-1992; İnsancıl Yayınları
* Ekmek ; İnsancıl Yayınları

Cemal Sağlam

Cemal Sağlam (d. 1976, İzmir), Arasteredo isimli romanın yazarıdır.

1976 yılında İzmir Karşıyaka'da doğmuş olan yazar Elektrik ve Tıbbi Cihazlar üzerine eğitim görmüştür. Fantastik-milliyetçi diye tanımladığı bir akımın öncüsü olma çabaları içerisindedir. 2006 yılında yeni bir romanının daha yayınlanması beklenmektedir.

Cafer Unay

941 yılında Trabzon’da doğan Cafer Unay, ilk ve orta öğrenimi bu ilde tamamladı.1963 yılında İstanbul İ.T.İ Akademisini bitiren Unay, iki yıllık askerlik hizmetinden sonra, Milli Eğitim Bakanlığının bursunu kazanarak Doktora yapmak için 1966’da Fransa’ya gönderildi.

1968 yılında Strasbourg üniversitesinden “Diplome d’Etudes Supérieurs” elde eden Unay, aynı üniversiteden 1972 yılında Doktor unvanını aldı.1972’de yurda dönen Unay, 1975’de Doçent ve 1980’de Profesör oldu.Cafer Unay’ın bilimsel çalışmaları şunlardır;

* 1. “l’Association de la Turquie à la CEE” (Thèse du doctorat d’Etat ès Sciences économiques, Yayınlanmamış)
* 2. Genel Ekonomik Denge (Doçentlik Tezi, Yayınlanmamış)
* 3. Ekonomik Konjonktür (Ders Kitabı, 2001)
* 4. Makro Ekonomi (Ders Kitabı, 2001)
* 5. Eğitimin Kalkınma Üzerine Etkileri (Kitap)
* 6. İktisadi Sistemler (Ders Kitabı,Çeviri)
* 7. Genel İktisat (Ders Kitabı, 2000)
* 8. Anfide Son Ders (Kitap, 2004)
* 9. Çeşitli Konularda Makaleler

Türkiye’de çeşitli Yükseköğretim kurumlarında ve Celalabad Kommersiyallık Enstitüsünde, Kırgız-Türk İşletme Fakültesinde dersler veren Unay, halen Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde öğretim üyesidir.

Evli ve biri kız, biri erkek iki çocuk babası olan Unay, Fransızca ve İngilizce bilir.

Bilge Karasu

Bilge Karasu (1930, İstanbul - 13 Temmuz, 1995), Türk filozof ve yazardır.

Öykücü, romancı ve denemeci Bilge Karasu 1930'da İstanbul'da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde öğrenim gördü. Ankara radyosu dış yayınlar servisinde çalıştı. 1963 yılında, Rockfeller bursuyla gittiği Avrupa'dan dönerek çevirmenliğe başladı. Ölümüne kadar Hacettepe Üniversitesi' nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. 14 Temmuz 1995'de pankreas kanseri tedavisi sürerken Hacettepe Üniversitesi'nde yaşama veda etti.

Bilge Karasu, bireyin sorunlarına ağırlık veren, onun günlük hayatındaki açmazlarını işleyen bir yazardır. Her insanın hayatında en az birkaç kere kafasından geçirdiği ya da yaşadığı (sevgi, dostluk, yalnızlık, tutku, inanç/inançsızlık, korku ve ölüm gibi) kavramları imgesel bir dille anlatır. Yazar günlük hayattan bahsettiği için, okuyucu hikayedeki kahramanda ya da kişilerde kendinden parçalar bulur. Böylece kullanılan imgeleri de rahatlıkla bilinçaltında kendi yaşamına göre şekillendirip yorumlar, hikayeyle okur arasında bir bağ oluşur. Çünkü Karasu, insanla/insanüstüyü, olağanla/olağanüstüyü yapaylığa düşmeden, metnin doğal akışı/hayatın da kurgusal akışı içinde verir1 Doğan Hızlan 'Bilge Karasu'da İnsan İlişki(siz)likleri' Okurun hayal gücünü bir noktaya kadar özgür bırakır. Karasu kelimelerini özenle seçer. Dili işlenmiş, üzerinde çok çalışılmış, oynanmış bir dildir. Kullandığı arı Türkçe başka yazarlarda yapay ve zorlama dururken, onun metinlerinde hoş bir tat bırakır. Çünkü ritm düşünülerek, ses düşünülerek, görsellik düşünülerek kurulmuş, kurgulanmış, kusursuz olması istenmiş bir dille yazılmıştır.

Türkçe edebiyatın en özgün kalemlerinden biri olan Karasu "Gece" adlı kitabıyla 10 yılda bir verilen "Pegasus Ödülü"nü kazanan tek Türk Yazar'dır.Aynı zamanda felsefeci yanı olan Karasu, metinlerinde felsefi sorunları işlemiş, ya da onun metinleri felsefi incelemenin konusu olarak görülmüştür.Postmodern romanın Türkiye'deki önemli isimleri arasında değerlendirilmektedir.

Eserleri

Öykü
* Troya’da Ölüm Vardı (1963)
* Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı (1970)
* Göçmüş Kediler Bahçesi (1980)
* Kısmet Büfesi (1982)
* Lağımlaranası ya da Beyoğlu

Roman

* Gece (1985)
* Kılavuz (1990)

Deneme

* Ne Kitapsız Ne Kedisiz (1994)
* Narla İncire Gazel (1995)
* Altı Ay Bir Güz(1996) Ölümünden sonra yayınlandı

Ödülleri

* 1963 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü, D. H. Lawrence’den çevirdiği Ölen Adam’la
* 1970 Sait Faik Hikaye Armağanı, Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı ile
* 1991 Pegasus Ödülü, Gece ile
* 1994 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, Ne Kitapsız Ne Kedisiz ile

Bilal Kemikli

Bilal Kemikli, akademisyen, şair ve yazar. 1998'de doktor ve 2002'de doçent oldu. Ankara, Yüzüncü Yıl ve Süleyman Demirel Üniversitelerinde öğretim üyesi ve idareci olarak görevyaptı. Halen Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Türk İslam Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı olan Kemikli, 2008'de profesörlüğe yükseltildi.

Daha çok tasavvuf şiiri üzerine yapığı çalışmalarla tanınmaktadır. Eski Türk şiiri üzerinde de çalışmaları vardır. TRT Radyolarında programlar yaptı. Eserlerinden bazıları şunlardır:

* 1. Sun'ullah-ı Gaybi Divanı, NEB Yayınları, İstanbul, 2000.
* 2. Şair şeyhülislam Arif Hikmet Beyefendi, MEB Yayınları, Ankar 2003.
* 3. Oğlanlar şeyhi Müfid ü Muhtasar, Kitabevi yayınları, İstanbul, 2003.
* 4. Dost liinden Gleen Ses, Kitabevi yayınları, İstanbul, 2003.

Bekir Yıldız

Bekir Yıldız (d. 1933 - ö. 1998) Türk öykü yazarı. Urfa'da doğan Yıldız'ın bazı hikayeleri senaryolaştırıldı. 1971 yılında Kaçakçı Şahan eseri ile Sait Faik Hikaye Armağanı'nı aldı.

Bedii Faik Akın

Bedii Faik Akın; Türk yazar.

1921`de Bandırma’da doğdu. İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. Okulu bitirmeden ayrıldı. Bir süre ticaret yaptı.

Tasvir gazetesinde başladığı fıkra yazarlığını Tan, Milliyet, Yeni İstanbul, Ulus gazetelerinde sürdürdü. Çeşitli gazetelerde uzun yıllar yazarlık yaptı. 1952`de Falih Rıfkı Atay`la birlikte Dünya Gazetesi`ni kurdu.

Demokrat Parti iktidarına karşı sürdürdüğü sert muhalefetiyle tanındı. 1965 seçimlerinin ardından Adalet Partisi yanlısı bir tutum izledi. 1975`te gazeteyi sattı ama fıkra yazarlığına devam etti. Ardından Hürriyet ve Son Havadis gazetelerinde yazdı. Gazeteciliği bıraktı, yıllardır yurtdışında yaşamaktadır.

Eserleri

Fıkra

* Efendime Söyleyeyim (1953)
* Rüzgar Eken (1969)
* Pablo'nun Gülüşü (roman)
* Yabancı (roman).

Gezi Notları

* Sam Amca’nın Evinde (1954)
* Bir Garip Ada (1957)
* Rusya’dan (1968)

Röportaj

* İhtilalciler Arasında Bir Gazeteci (1967)

Anı

* O Biçim (1958)
* Matbuat Basın Derkeen (4 cilt).

Barış Adıbelli

Barış Adıbelli, (d.1975) öğretim görevlisi, yazar.


Selçuk Üniversitesi , Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü mezunu olup, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümünde akademik hayatını devam ettirmektedir. Cumhuriyet Gazetesi Strateji Dergisi'nde yazmaktadır. Özellikle uzakdoğu ve Çin konusunda uzman olup bu konuda yayınlanmış kitapları ve çok sayıda makaleleri, ulusal ve uluslararası konferans tebliğleri bulunmaktadır.


Yayınlanmış Kitapları

* Çin Dış Politikasında Tayvan Sorunu
* Büyük Avrasya Projesi: ABD Rusya Ve Çin'in Varolma Projesi
* Osmanlı'dan Günümüze Türk - Çin İlişkileri
* Stratejik Kuşatma
* Çin'in Avrasya Stratejisi
* Doğu Türkistan

Baki Günay

Baki Günay, Afyon dogumlu gazeteci ve yazar. Günaydın gazetesinde başladığı gazetecilik yaşamını sırası ile Sabah, Türkiye, TGRT, 32. Gün, Star gazetesinde devam ettirdi. Birçok araştırma ve röportajları gazete ve dergilerde yayınlandı. Türkiye'deki ilk Bilişim gazetecilerinden birisi olan Günay İhlas.net'in kuruluşunda yer aldı.Rumeli Telekom'da Star portallarında görev alan Günay, en son .'in Genel müdürlüğünü yaptı.Günay,bilişim projelerinde görev almaya devam ediyor.8 yıldan bu yana devam eden netpano sitesinde genel yayın yönetmenliğini yapıyor.Gazeteciler Cemiyeti ve Bilişim Muhabirleri Derneği üyesidir.

Bahaeddin Ögel

Bahaeddin Ögel

Son devir tarihçilerinden. 1924’te Elazığ’da doğdu. Türklerin Müslüman olmadan önceki dönemlerdeki tarih ve kültürleri üzerine yaptığı araştırmaları ile tanındı. 1945’te Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesini bitirdi. Erzurum Lisesinde ve Hasanoğlan Köy Enstitüsünde tarih öğretmenliği yaptı.

Dil Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Wolfram Eberhard’ın yanında “Uygurların Menşe Efsaneleri, Uygur Devletinin Kuruluşu” konulu doktora tezini tamamlayarak D.T.C.F’de asistan oldu. 1956’da Doçentliğe, 1964’te profesörlüğe yükseldi. İki yıl Tayvan’da Taipei Üniversitesinde misafir profesör olarak ders verdi. Orta Asya’da Türk tarihi ve kültürü hakkında incelemeler yaptı. 7 Mart 1989’da Ankara’da öldü. Daha ziyade Türk tarihini İslam öncesi düşünce ile izaha çalışanlardandır.

Eserleri: Türk Kültür Tarihine Giriş (Dokuz ciltlik araştırma eseri.), İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Türk Kültürünün Gelişme Çağları, Türk Mitolojisi, Kaynakları ve Açıklamaları ile Destanlar, Büyük Hun İmparatorluğu Tarihi, Türklerde Devlet Anlayışı.

Bugün bizler, öztürkçe ile nyazılan ve Çin imparatoru be imparotoriçesine yazılan mektuplar Bahaeddin Ögel’ in araştırmaları ve incelemeleri sonucunda öğrenmiş bulunuyoruz.

Ayça Şen

Ayça Şen (d. 1972, Trabzon) Türk yazar, radyo programcısı ve sunucu.

1991'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Seramik bölümüne girdi, aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı yarı zamanlı Şan Bölümü'nü kazandı. 1994 ve 1997 yıllarında Number One Tv'de program yaptı. 1995 yılı boyunca Aktüel Dergisinde izlenim yazılar yazdı. 1997 yılında Aktüel Dergisi'nde, söyleşi izlenimlerinden oluşan yazıları yer aldı. 2001 yılında, yazılarında da sıkça söz ettiği oğlu Memo doğdu. 2001-2002 arasında Tempo Dergisi'nde yazdı. 2003 yılından bu yana Radikal Cumartesi'de yazıyor. Ntv' de ve Radio Eksen'de program yapmayı sürdürüyor. 2006 yılında Saatçi Bayırı isimli romanı yayımlandı.

Ayfer Tunç

Ayfer Tunç (d. 1964, Adapazarı), Türk yazar.

Erenköy Kız Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Üniversite yıllarında çeşitli edebiyat ve kültür dergilerine yazılar yazmaya başladı. Edebiyat üzerine ilk yazılarını 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımladı. 1989 yılında gazeteciliğe başladı. Sokak dergisinde, Güneş ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. 1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin düzenlediği Yunus Nadi Öykü Armağanı'na katıldı, Saklı adlı öyküsüyle birincilik ödülü aldı. 1999-2004 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları'nda yayın yönetmeni olarak görev yaptı. 2001 yılında yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek-70'li Yıllarda Hayatımız adlı yapıtı, 2003 yılında altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenen Balkanika Ödülü'nü kazandı ve altı Balkan diline çevrilmesine karar verildi. 2003 yılında Sait Faik'in öykülerinden hareketle yazdığı Havada Bulut adlı senaryosu filme çekildi ve TRT'de gösterildi. Çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdürmekte ve kitapları Can Yayınları'nca yayımlanmaktadır.

Kitapları

* Saklı (Öykü, 1989, Cem Yayınları)
* Kapak Kızı (Roman, 1992, Simavi Yayınları)
* İkiyüzlü Cinsellik (Oya Ayman'la birlikte araştırma, 1995, Altın Kitaplar)
* Mağara Arkadaşları (Öykü, 1996, YKY)
* Aziz Bey Hadisesi (Öykü, 2000, YKY; 2006, Can Yayınları)
* Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek (Anı, 2001, YKY)
* Taş Kağıt Makas (öykü 2003 YKY)
* Belki Varmış Belki Yokmuş (2003, YKY)
* Evvelotel (öykü 2006, Can Yayınları)
* Ömür Diyorlar Buna (yaşantı 2007, Can Yayınları)

Aydın Ilgaz

Aydın Ilgaz (d. 2 Mart 1940, İstanbul), Türk edebiyatının önemli yazarlarından Rıfat Ilgaz'ın oğludur. Babasıyla birlikte kurdukları Çınar Yayınları'nı devam ettirmektedir. 2004 yılında Rıfat Ilgaz'ın Hababam Sınıfı ve Sınıf kitaplarıyla ilgili anılarını Sınıf'ın Efsanesi başlıklı kitabında toplamıştır. Düzenli olarak Rıfat Ilgaz etkinlikleriyle edebiyatın Koca Çınarını tanıtmaktadır.

Atilla Özkırımlı

Atilla Özkırımlı (1942, Konya, Türkiye- 22 Ocak 2005 İstanbul, Türkiye), edebiyat tarihçisi ve yazar.

Özkırımlı ilk ve orta öğrenimini Adana'da, üniversite eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde tamamladı (1968). Kendisi bir süre Hacettepe Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak da çalışmıştır.

Özkırımlı'nın ilk şiir ve öyküleri 1963-1964 yılları arasında Su ve Düzlem dergilerinde yayınlandı. Nesnel ölçülere bağlı edebiyat eleştirilerinin yanı sıra Türk edebiyat tarihine ilişkin araştırma ve incelemelerinde toplum yapısıyla sanat arasındaki ilişkiyi öne alan bir tutumu benimsedi. Özkırımlı, Nedim, Tevfik Fikret, Ahmet Haşim, Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Sabahattin Ali'ye ait eserlerin eleştirel basımlarını hazırlayarak Türkiye'de bu konudaki önemli bir boşluğu doldurmak amacıyla çalışmış ender yazarlardandır.

Özkırımlı 22 Ocak 2005 tarihinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde solunum yetmezliği nedeniyle vefat etti. Özkırımlı için Yedikule'deki Kürkçüoğlu Hacı Hüseyin Ağa Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.

Başlıca Eserleri

* Kabusnâme, 1973
* Nedim, 1974 ve 1991(genişletilmiş basım)
* Ahmet Haşim, 1974 ve 1991(genişletilmiş basım)
* Tevfik Fikret, 1978
* Sabahattin Ali (Filiz Ali Laslo ile beraber, derleme), 1979
* Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, 1982
* Edebiyat İncelemeleri, 1983
* Alevilik-Bektaşilik ve Edebiyatı, 1985
* Yazarları da Vururlar (Celal Üster ile), 1987
* Tarihe Not Düşmek, 1989
* Toplumsal Bir Başkaldırının İdeolojisi Alevilik-Bektaşilik, 1990
* Hayatımıza Sevgisizliğe ve Yalnızlığa Dairdir, 1991
* Açıklamalı Edebiyat Terimleri Sözlüğü, 1991
* Söylev, (Yalınlaştırılmış özet metin), 1991
* Çağdaş Türk Edebiyatı, 1991
* Türk Dili, 1992
* Ömer Seyfettin : Seçilmiş Hikâyeler, 1992
* Dil ve Anlatım, 1994
* Romanların Dünyasında, 1994
* Tarih İçinde Türk Edebiyatı, 1995
* Sevgim Acıyor, 1995
* Öykülerle Romanlarda Yaşamak, 1995
* O Güzel İnsanlar, 1998
* Türk Dili: Dil ve Anlatım, 2001, ISBN 975-6857-23-4

Asım Bezirci

Doğum yılı kaynaklarda farklı geçen (1922, ya da 1927) Asım Bezirci Erzincan'da doğdu.Rıfat Ilgaz'la yakın arkadaş olan Bezirci, Ilgaz hakkında bir inceleme yayınladı (Rıfat Ilgaz, ISBN 975-348-036-9, 1997, İstanbul, Çınar Yayınları). 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Olayı'nda öldürüldü.

Eserleri
* 1950 Sonrasında Hikâyecilerimiz
* Abdülhak Hamit
* Bilimden Yana
* Edebiyat Bahçesinde
* Güle Dil Verenler
* Halk Ve Sosyalizm İçin Kültür Ve Edebiyat
* Halkımızın Diliyle Barış Şiirleri
* İkinci Yeni Olayı
* Nazım Hikmet
* Nezihe Meriç
* Nurullah Ataç
* Orhan Kemal Yaşamı, Sanatı, Eserleri
* Orhan Veli Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Eserleri
* Pir Sultan Yaşamı, Kişiliği, Sanatı, Şiirleri
* Rıfat Ilgaz
* Sabahattin Ali
* Seçme Hikâyeler
* Seçme Romanlar
* Sosyalizme Doğru
* Temele Gül Dikenler
* Türk Yunan Dostluk Şiirleri
* Şairlerimizin Diliyle Barış

Aslı Erdoğan

Aslı Erdoğan, (d. 1967) yazar.

Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü bitirdi. Türkiye'de fizik doktorası yaptı ve yurtdışında bu alanda çalıştı. 1994'te ilk kitabı yayımlandı.

1997'de Deutsche Welle'in düzenlediği yarışmada Tahta Kuşlar öyküsüyle birincilik ödülü aldı. Radiakal gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. "Tahta kuşlar" dokuz dile çevrildi. "Mucizevi Mandarin" Fransa'da Actes Sud tarafından basıldı. "Kırmızı Pelerinli Kent" romanı. Norveç; Gyldendal Yayınları'nın Marg -omurilik- Serisi'ne seçildi. Kitabın Fransızca baskısı yine Actes Sud tarafından yapıldı. Romanın bulgarca, almanca, ingiizce, yunanca baskıları hazırlanıyor. Uluslararsı basında pek çok övgüyle adını duyuran yazar; Lire Dergisince "geleceğin 50 yazarı" arasında gösterildi. "Hayatın Sessizliğinde" adlı şiirsel- düzyazı metni 2005 yılında yayınladı. Kitap, Dünya Yayınlarınca düzenlenen yılın kitabı ödülünü kazandı. Hayatın Sessizliğinde metninin bir bölümü Piccolo tiyatrosunda sahnelendi. Ayrıca kitaptan bölümler, dans tiyatrosuna dönüştü. Gazete yazıları ve çeşitli dergilerde çıkan öykülerinin toplandığı iki seçki; "Bir Kez Daha" ve "Bir Delinin Güncesi" adı altında 2006 yılında yayınlandı. Meet bursunu kazanarak, St.Nazere davet edildi. Yurtiçi ve yurt dışı pek çok sergide metinleri yer aldı.

Kitapları

* Kabuk Adam 1994
* Mucizevi Mandarin 1996
* Kırmızı Pelerinli Kent 1998
* Hayatın Sessizliğinde 2005
* Bir Yolculuk Ne Zaman Biter 2000 (Gazete Yazıları)
* Bir Delinin Güncesi 2006 (Denemeler - I)
* Bir Kez Daha 2006 (Denemeler - II)

Arzu Çağlan

Arzu Çağlan (d. [[04/11/1966]), Radikal Gazetesi'nin bir yazarı ve Best FM'de "Arzu'nun İnleyen Nağmeleri" adlı programın yapımcı ve sunucusudur. İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu mezunudur. Aynı zamanda türkiyenin en iyi radyo sunucusudur.

Alper Sezener

Alper Sezener (d. 1977, İstanbul) Türk çağdaş öykü yazarı.

1999’da Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümünden mezun oldu. 2003 yılında aynı Üniversite'nin Antropoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Halen Antropoloji Bölümü'nde doktora çalışmalarını sürdürmektedir. Yazarın çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanmış olan şiir, deneme, öykü ve makaleleri ile Üç Buçuk (Kendi Yayını, 2003), Karakter Avcısı (Güldikeni Yayınları, 2004), Aşkın ve Ölümün Uzağında (Cinius Yayınları, 2007) isimli üç kitabı bulunmaktadır. 2005 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması kitabı ile Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri 2004 kitabında birer öyküsü ile yer alan yazar, Antropoloji Sözlüğü’nün de yazarları arasındadır.

ŞÛÇ==Ödülleri==

* 2002 yılında Kültür Bakanlığı “Gençliğin Gözüyle Cumhuriyet” konulu araştırma yazı yarışması
* 6. TBD Bilişim Dergisi Bilimkurgu Öykü Yarışması üçüncülük ödülü
* 15. Gönen Ömer Seyfettin Öykü Yarışması
* 2005 Ümit Kaftancıoğlu Öykü Yarışması

Alper Canıgüz

Alper Canıgüz (d. 1969, İstanbul), Türk yazar.

Darüşşafaka Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi psikoloji bölümünü bitirdi.

Jules Verne, Michel Zevaco, Dostoyevski, Italo Calvino, Vladimir Nabokov ve John Fowles`san etkilenmiştir. Tom Waits, Nick Cave, Beastie Boys, ve Orhan Gencebay`ı dinlemeyi seven yazar gündelik politikadan pek haz etmediğini ama Radikal Gazetesi'ni düzenli olarak okuduğunu dile getirmektedir.

Romanları
* Tatlı Rüyalar (2000)
* Oğullar ve Rencide Ruhlar (2004)

Alper Aksoy

Alper Aksoy (d. 1955, Emirdağ, Afyonkarahisar)

Asıl adı Tayyar Aksoy'dur. Emirdağ Lisesi ve Trabzon Fatih Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü'nü bitirdi. Milli Eğitim ve Kültür dergisinin genel yayın müdürlüğünü yaptı (1978-1982). Doğuş Edebiyat dergisini çıkardı (1982-1985). Türkiye Yazarlar Birliği'nin kurucu genel yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. 1977-82 yılları arasında M.E.B. Film-Radyo Televizyonla Eğitim Merkezi'nde çalıştı.

Eserleri: Çağrı (1973), Bozkurtların Türküsü (1975), Kutlu Töre (1976), Ümraniye İçinde Vurdular Bizi (1983), Çirkef (Oyun, 1976)

Ali Çimen

Ali Çimen (d. 1971, İstanbul), Türk gazeteci ve yazar. Özellikle dış politika ve uzay araştırmaları ile ilgili haber, yazı ve röportajları ile tanınıyor.

1971 yılında İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra yüksek öğrenimini bir süre Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde sürdürdü. Ardından 1991'de İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'ndeki eğitimiyle eşzamanlı olarak gazetecilik hayatına başladı. Zaman gazetesinde dış haberler, haber merkezi ve magazin servislerinde çalıştıktan sonra, bir süre gazetenin Almanya merkezinde görev yaptı. Akabinde değişik medya organlarında çalışan yazar, meslek yaşantısına halen Zaman ve Today's Zaman gazeteleri adına Hollanda'da devam ediyor. Avrupa Zaman'da köşe yazarlığı yapan ve gizli servisler, komplo teorileri, popüler tarih ve uzay araştırmaları hakkında yayımlanmış kitapları da olan Ali Çimen, İngilizce, Almanca ve Hollandaca biliyor.

Yayımlanmış kitapları

* Echelon
* İnsanoğlu'nun Uzay Macerası
* İpler Kimin Elinde?
* Tarihi Değiştiren Askerler
* Tarihi Değiştiren Konuşmalar
* Tarihi Değiştiren Olaylar
* Tarihi Değiştiren Savaşlar

Ali Vasi Çelebi

Ali Vasi Çelebi (?, Filibe - 1543, Bursa), Türk yazar ve hattat.

Dönemin bilginlerinden Abdülvasi Efendi'nin yanında yetişen (Vasi adı buradan kaynaklanır), Ali Vasi Çelebi (Vasi Alisi de denir) Hümayunname adlı yapıtıyla tanındı. Kelile ve Dimne çevirisi olan bu yapıtını Kanuni Sultan Süleyman'a sunarak Bursa kadılığına getirildi.

24 Temmuz 2008 Perşembe

Ali Bulaç

Hayatı
1951 yılında Mardin’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Mardin’de, yüksek öğrenimini İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü (1975) ve İ.Ü. Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nde (1980) yaptı. 1976’da Düşünce Dergisi ve Düşünce Yayınları’nı, 1984’te İnsan Yayınları’nı kurdu. 1987 yılında Zaman Gazetesi’nin kurucuları arasında yer aldı ve bir yıl Gazete’nin İstanbul Büro Şefliği görevini yürüttü. 1985-1992 yılları arasında Kitap Dergisi’ni, yönetti. Çeşitli dergilerde, Milli Gazete, Yeni Devir, Yeni Şafak ve Zaman Gazetesi’nde çok sayıda yazı ve araştırmaları yayınlandı. 1988 yılında Türkiye Yazarlar Birliği’nin “Fikir Ödülü”ne layık görüldü. Evli ve dört çocuk babası olan yazar, Halen Zaman Gazetesinde köşe yazıları yazıyor ve MEHTAP TV ve HİLAL TV kanalında haftalık tartışma programları yapmaktadır.

Yazdığı kitaplarda özellikle modern dünyada müslüman olmanın getirdiği ve gerektirdiği tavırlar üzerinde durmaktadır. Müslümanların müslüman olmayanlarla birlikte aynı toplumda dışlamadan ve dışlanmadan, çatışmasız bir şekilde yaşayabilmeleri açısından "Medine vesikası" örneğine vurgu yapmakta ve bu konuda ki fikirlerine temel referans noktası olarak almaktadır. Müslümanları sağ-sol gibi kavramlarla açıklamaya karşı durmakta ve İslam'ın mukaddesliğini vurgulamaktadır. Hazırladığı Ku'ran meali, bir çok Ku'ran çevirisine göre daha sade dil kullanımı ve çevirisi nedeniyle ön plana çıkmıştır.

Eserleri:

* İslam Dünyasında Düşünce Sorunları
* İslam Dünyasında Toplumsal Değişme
* Bir Aydın Sapması
* İnsanın Özgürlük Arayışı
* Din ve Modernizm
* İslam ve Fanatizm
* Modern Ulus Devlet
* Modernizm
* İrtica ve Sivilleşme
* Kutsala, Tarihe ve Hayata Dönüş
* Avrupa Birliği ve Türkiye
* Tarih, Toplum ve Gelenek
* Din-Felsefe Vahiy-Akıl İlişkisi

Alev Alatlı

Alev Alatlı, 1944 İzmir doğumlu yazardır. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunudur. 1984 yılından bu yana yazmaya devam etmektedir. Çeşitli dergilerde incelemeleri yayınlanmış olup, Zaman gazetesinde yorum yazıları yazmaktadır.

Eserleri

Roman

* Yaseminler Tüter Mi Hala? (1985)
* İşkenceci (1986)
* Kadere Karşı Koy A.Ş. (1995)

Or'da Kimse Var mı?

* 1. Viva La Muerte (Yaşasın ölüm) (1992)
* 2. Nuke Türkiye (1993)
* 3. Valla Kurda Yedirdin Beni (1993)
* 4. O.K. Musti Türkiye Tamamdır (1994)

Schrödinger'in Kedisi

* 1. Kabus (2001)
* 2. Rüya (2001)


Gogol'un İzinde

* 1. Aydınlanma Değil Merhamet!.
* 2. Dünya Nöbeti (2005)
* 3. Eyy Uhnem Eyy Uhnem (2008)

İnceleme - Deneme

* Aydın Despotizmi (1986)
* Eylül 1998
* Hayır Diyebilmeli İnsan (2005)
* Şimdi Değilse Ne Zaman.

Akın Tekin

Akın Tekin (d. 1944, Gürün), Türk edebiyatında doğa koruma bazında yazılmış Türkiyenin ilk çevreci roman yazarıdır.

1944 yılında babası Kemal Tekin in öğretmenlik yaptığı Gürün'de doğmuştur. Çocukluk yılları ebeveynlerinin memleketi Zara ve Sivas'da geçmiştir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesinde sosyoloji eğitimini tamamladıktan sonra Almanya'da Sosyal araştırmacı ve sosyal danışman olarak Alman Çalışma Bakanlığı emrinde uzun yıllar çalışmıştır. Bu sürede " Sahipsiz Gezegen "adlı romanını yazmıştır.

Sosyolog Akın Tekin romanında Türkiye'nin kalkınma sürecinde doğaya yaptığı büyük zararları bu dönemde yaşamış çevreci bir Türk gencinin Zara ve Sivas da geçen hayat hikayesi şeklinde okurlarına anlatmak istemektedir. Roman kahramanı Erol Atila önce mahallenin zorba çocuklarına sonra da doğa düşmanlarına karşı verdiği mücadelede mahalle kabadayılarına sığınır. Yenilmeme hırsı onu yenilmez bir boksör yapar. Yazar Akın Tekin bu romanında aynı zamanda dünyanın hızla artan nüfusunun büyük bir tehdit oluşturduğunu, doğa feleketlerinin insanlardan kaynaklandığını 5021 yılnda yaşayacak bir ailenin dramını vizyonunda görerek anlatmaktadır.

Ahmet Şerif İzgören

Ahmet Şerif İzgören,1965 yılında İzmir’de doğdu. 1983 yılında Kuleli Askeri Lisesi’ni, 1987’de Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dilbilimi Bölümü’nü bitirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde üsteğmen rütbesine kadar görev yaptı. 1991 yılında ordudan istifa etti. Aynı yıl Ankara Üniversitesi TÖMER Bursa Şubesi’ni kurdu ve bu şubenin müdürü olarak dört yıl görev yaptı. Bu dönemde, Bursa’nın ilk kültür merkezini açtı. Türkiye’nin tek çeviri dergisini çıkarttı. On altı tiyatro, müzik, resim kulübünün fahri başkanlığını yaptı. 1995 yılında özel sektöre transfer oldu; iki ayrı firmada genel müdürlük yaptı. 1996 yılında AIESEC Yüksek Danışmanlar Konseyi Üyesi olarak hizmette bulundu. İngiltere (Sunley Management Center) ve Türkiye’de zaman yönetimi, finans, liderlik, beden dili, işletme yönetimi ve yönetim modelleri, satış ve pazarlama, iletişim, şirket fonksiyonları, karar alma teknikleri, stres yönetimi, motivasyon, yaratıcı liderlik, benchmarking vb. konularda birçok seminere katıldı ve eğitim aldı. Daha sonra bu alanlarda yurt içinde ve yurt dışında eğitimler verdi. Liderlik, takım çalışması, yönetim ve iletişim alanında yurt dışı da dâhil olmak üzere birçok üniversite ve platformda 500’ü aşkın seminer verdi. Hâlen bu konularda Türk ve yabancı birçok kuruluşa, eğitim ve danışmanlık hizmeti vermektedir. İzgören çalıştığı kurumlarda değişim yaratması ve sistem oluşturmasıyla tanındı. Kurucusu olduğu Academy International / İzgörenAkın Eğitim ve Danışmanlık firmasının 1996’dan beri; ELMA Yayınevi’nin (Akademi Artı Yayıncılık AŞ) 1999’dan beri Yönetim Kurulu Başkanlığı görevindedir. Sekiz tanesi iş ve yönetim ile kişisel gelişim konularında olmak üzere on iki kitabı yayımlanmıştır. Bunlardan dokuz tanesi on binin üzerinde satılmıştır.

Türkiye'de konusunda çalışan bir bilirkişi.

Eserleri

* Avucunuzdaki Kelebek
* Geleceğin Organizasyonunu Yaratmak
* Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır
* Eyvah! İş Görüşmesi
* Dikkat Vücudunuz Konuşuyor
* Süpermen ve Uğur Böceği
* Hıdır Kişisel Gelişiyor
* Eşikaltı Büyücüleri
* Uçan Halı Babam
* İş Yaşamında 100 Kanguru
* Sarı Siyah

ahmet Şerif (Şerifov) (Ahmet Şerif Şerefli)

Bulgaristan'ın Deliorman bölgesinin Razgrat şehrine bağlı Torlak (Hlebarovo, şimdi yeni adı Tsar Kaloyan) köyünde doğdu. İlköğrenimini köyünde, Sanat okulunu da Razgrat'ta bitirdi. Şumnu'da Nüvvab okulunda okudu. "Müjde" Bulgaristan'da Cumhuriyet döneminde Türkçe olarak basılan ilk şiir kitabıdır. 1966 yılında yayınladığı, "Şirin" adlı eser, düzyazı alanında yazarın ilk denemesidir.

1975'te Ahmet Şerif cezaevine düştü. Cezaevine gönderilirken de yayımlamaya hazırlamış olduğu on üç eserini Bulgar güvenlik organları alıp götürdü, bir daha da bu eserler iade edilmedi. Şair, bu yazılarından sadece şu başlıkların hatırında kaldığını büyük bir üzüntüyle belirtti: "Bu yazılarım güvenlik makamlarının depolarında mahvoldu gitti. Aklımda kalan birkaç başlık var: "Şiirler", "Rüzgarlar ve Tohumlar", "Atatürk Rüzgârları", "Şeyh Bedrettin'in Apolojisi", "Kırcaali Defteri" gibi eserlerimden mahrum edildim."

1970'ten 1989'un zorunlu göçüne kadar geçen yıllar, şair ve Bulgaristan Türkleri için büyük facia yılları oldu. İşsizlik, göz hapsi yılları, cezaevi faciaları, yarı sürgün ve sürgün yılları. 1989'da zorunlu göç kafilesiyle Türkiye'ye geldi. Burada Şerefli soyadını aldı. 5-6 ayda kaleme aldığı belgesel nitelikte olan "Türk Doğduk, Türk Öldük" başlıklı eseri 1990'da Kültür Bakanlığı'nca yayımlandı. Dergilerde birçok şiirleri basıldı. "Deliorman Folkloru" adındaki eserini de Kültür Bakanlığı 1991'de Özel Arşiv'ne satın aldı.

Doğayı seven ve doğayı kendine dost edinmiş bir insan olan sanatçı; hayatında 25-30 yıl kadar "Vitoşa", "Lülin" gibi dağlarda yürüyüşlerini sürdürmüş; kendini doğada, doğayı kendinde keşfetmiş; içinde bir doğa felsefesi oluşturmuştur. "Yer Yeşil, Gök Mavi Kalsın" çalışması da bu anlamda bir eserdir. Eser, sanatçının 40. yazı yılı münasebetiyle 1994'te Bursa'da yayımlanmıştır.

Bursa'da çıkan "Balkanlar'da Türk Kültürü" dergisinin başında yazı müdürü olarak 5 yıl çalıştı. 2 Mart 2000 yılında vefat etmiştir.


Kitapları

* Müjde, şiir, Narodna Pros-veta" (Halk Eğitimi) Yayınevi, 1960.
* Azın Çoğu, şiir, 1963.
* Şirin, hikâye, 1966.
* Adım Adım Memleket, Lirik gezi yazıları, 1967.
* Türk Doğduk Türk Öldük, Turizm Bakanlığı, 2002. -2.Baskı- ISBN 9789751706799
* Önce Düşünceler Kelepçelendi, Biyografi, anılar. Ayışığı Yayınları. İstanbul, 2001. ISBN No: 9757321230
* Üçüncü Adım, şiir, 1969.
* Bulgaristan’daki Türkler, (1879-1989), Ankara 2002.
* Dünya Bizim, çocuk şiirleri, 1965.
* Çoğun Azı, şiir, 1998.
* Vakit Çok Geç, şiir, 2001.
* Sen İstanbul'a Gelme, roman, 2003.
* Giderayak, Anılar-Günceler Aforizmalar ve Fragmanlar, 2006.

Ahmet İhsan Tokgöz

Ahmet İhsan Tokgöz, Servet-i Fünun dergisinin sahibi, yazar ve çevirmendir. Meşrutiyet ve Cumhuriyet döneminin önemli yayıncılarındandır. 27 Aralık 1947 tarihinde vefat etmiştir.

Çevirileriyle Jules Verne'i Türkiye'ye ilk olarak tanıtan çevirmendir.

Kitap ve Romanları [değiştir]

* Matbuat Hatıraları (Kitap)
* Avrupa'da Ne Gördüm (Kitap)
* Haver (Roman)
* Ülfet (Roman)
* Haraşo (Roman)

Ahmet Tulgar

Ahmet Tulgar (d. 1959), gazeteci, yazar.

1987 yılında Sabah Dergi Grubu'nda başladığı mesleğe çeşitli gazete, dergi ve TV kanallarında devam etti.

Kitapları

* Tam Yakalandığımız Yerden, Yazı, yorum
* Mahallede Herkes Kahramandır, Yazı, yorum
* Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar, Deneme
* Volkan'ın Romanı, Roman
* Evsiz Ülke Hikayeleri, Hikaye
* Ben Onlardan Biriyim, Deneme

Ahmet Naim Çıladır

Ahmet Naim Çıladır (d. 1904, İstanbul - ö. 1967, Zonguldak) Türk edebiyatında Zonguldak maden işçilerinin yaşamlarını öyküleştiren ilk yazardır. Öyküleri Yeni Adam, Yurt ve Dünya, Son Posta, Yedigün, vb. devrin dergi ve gazetelerinde yayınlanan Ahmet Naim, Zonguldak havzasının tarihini ilk kez kaleme alan yazar olarak da bilinmektedir. Yazarın radyo oyunları ile çevirileri de bulunmaktadır.

Ahmet Muhip Dıranas

Ahmet Muhip Dıranas (d. 1909, Sinop; ö. 21 Haziran 1980, Ankara) Türk şair, yazar.

Yaşamı

1909 yılında Sinop'un Salı köyünde dünyaya geldi. Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdi. Lisedeki edebiyat öğretmenleri Faruk Nafiz Çamlıbel ve Ahmet Hamdi Tanpınar, şiir sevgisinin gelişmesinde etkili oldular. Ankara Erkek Lisesi'ni bitirdikten sonra Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde çalıştı(1930-1935). Ankara Hukuk Fakültesi'ne iki yıl devam ettikten sonra İstanbul'a gitti, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi ve burayı bitirdi. Güzel Sanatlar Akademisi Kütüphane müdürlüğü yaptı. Dolmabahçe Resim ve Heykel Müzesi resim yardımcılığında bulundu.

1938'de Ankara'ya döndü ve CHP Genel Merkezi'nde Halkevleri Kültür ve Sanat Yayınları'nı yönetti. Ağrı dolaylarında askerlik görevini yaptıktan sonra, Ankara'da Çocuk Esirgeme Kurumu Yayın Müdürü, Kurum Başkanı (1957-1960), daha sonra İş Bankası Yönetim Kurulu üyesi oldu. Devlet Tiyatrosu Edebî Kurul Başkanlığı, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Politikaya atılarak Zafer gazetesinde yazılar yazdı. Birkaç kez DP'den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Yayımlanan ilk şiiri, Ankara Lisesi'nden Muhip Atalay imzasıyla Milli Mecmua'da çıkan "Bir Kadına" adlı şiirdir 15 Eylül 1926. Sonra kendi imzası ile çeşitli dergilerde şiirler yayımladı.

Çeşitli dergilerde yayımlanan şiirleri, 1974 yılında İş Bankası Kültür Yayınları arasında, "Şiirler" adı ile çıktı. Ayrıca "Kırık Saz" adlı eseri de çıkmıştır.

21 Haziran 1980'de Ankara'da öldü. Vasiyeti üzerine Sinop'un Salı köyünde toprağa verildi.

Ahmet Muhip, Cahit Sıtkı Tarancı ile şiirde ahenge ve sese önem vermişlerdir. Örneğin Kar şiirinde Ahmet Muhip sesi ön plana çıkarırken Olvido adlı şiirinde ne sesi anlama ne de anlamı sese baskın kılmıştır.

Hece şiirinin son kuşağı denilebilecek şairler arasında Ahmet Muhip Dıranas, çağcıl Batı şiirine (Baudelaire, Verlaine) en yakın, kendinden bir iki kuşak sonrası şairler üzerinde, az sayıda şiirle bile olsa, uzun süre etkili olan bir şairdir. O da hocası Tanpınar gibi az yazmış, seyrek yayımlamış, şiirlerini şiire başladıktan nerdeyse elli yıl sonra (1974) kitaplaştırmıştır. Gerek Fransız şiiri, gerekse kendinden önceki kuşaktan ustaları Ahmet Haşim ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan aldığı etkileri sanatına yedirerek özgün bir şiire ulaşmıştır. Hece ölçüsü sınırlarında kalarak ama durak ve vurgu yerlerini değiştirerek gelenekselde çağdaşlığı yakalayan, çağrışım gücü yüksek, yurdu, insanı ve doğası ile barışık, alışılmadık deyiş örgüsüyle unutulmaz şiirler yazmıştır. Şiirlerinde aşk, tabiat, ölüm, hatıralar, sığ olmayan bir anlatımla ve düşündürücü boyutlar içinde verilmiştir.

Yayımlanmış kitapları

* Yazılar. Adam Yayınları, Haziran 1994.
* Oyunlar Gölgeler, Çıkmaz, Finten. Adam Yayınları 1995, İstanbul
* Yazılar, Toplu Yazıları. YKY 2000, İstanbul
* Şiirler. YKY Kasım 2006.

Yapıtları

Şiir

* Şiirler (1974)
* Kırık Saz (1975 T. Fikret'ten).

Oyun

* Gölgeler (1947)
* O Böyle İstemezdi(1948 - Bu iki oyun Devlet Tiyatrosu ile İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda oynanmıştır).

Çeviri Oyun

* Aptal (1940 - Dostoyevski'den uyarlayanlar F. Neziere / S.W. Bienstock).

İnceleme

* Fransa'da Müstakil Resim (1937 - İki Cilt C. Sıtkı ile birlikte).

Şiir çevirileri

* Çalar Saat - Charles BAUDELAIRE 1

Şiirinden örnekler

FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar,
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar.
Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden,
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi,
Sarmaşıklarla balkonu ökük bir evdi;
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede.
Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede;
Bahçende akasyalar açardı baharla.
Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı;
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı.
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin.
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin;
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla.
Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye Abla!

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya,
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya.
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın,
Hâlâ dağları karlı Erzincan�da mısın?
Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın;
Hâtırada kalan şey değişmez zamanla,
Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye Abla!


Ülker'in Gözleri

Bir bahar sabahının karanlığında ıssız
Gökte diz çökmüş iki titrek ışıklı yıldız
Olan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!

Mutlu, esen ve hoşken ve gülerken gülerken
Nerden gelir bilinmez üzgünlüklerle birden
Solan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!

Ne zaman perdelese içlerini bir buğu
Ölümüm güzelliği, özlemim yorgunluğu
Dolan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!

Kalbinizin sezilmez parıltıcıklarını
Bir büyük ateş gibi göstermenin sırrını


Bulan gözlerinize aşıkım, Bayan Ülker!

Roger Martin du GardGao XingjianAnatole FranceWilliam Cuthbert FaulknerEyvind Olov Verner JohnsonElfriede JelinekDerek WalcottDario FoCzesław MiłoszJohn Maxwell CoetzeeCamilo José CelaHeinrich Theodor BöllPearl Sydenstricker BuckBjörnstjerne Martinius BjörnsonSaul BellowIvo AndrićVicente Pío Marcelino Cirilo Aleixandre y MerloSözcükte Anlam BilgisiMİlli Edebİyat HareketİNedim (1680 - .... )Yakup Kadri KaraosmanoğluNedim'in HayatıEge BerenselEflatun Cem GüneyDilâra AkıncıDilek AslanerÖzalpÖzalpCengiz GündoğduCemal SağlamCafer UnayBilge KarasuBilal KemikliBekir YıldızBedii Faik AkınBarış AdıbelliBaki GünayBahaeddin ÖgelAyça ŞenAyfer TunçAydın IlgazAtilla ÖzkırımlıAsım BezirciAslı ErdoğanArzu ÇağlanAlper SezenerAlper CanıgüzAlper AksoyAli ÇimenAli Vasi ÇelebiAli BulaçAlev AlatlıAkın TekinAhmet Şerif İzgörenahmet Şerif (Şerifov) (Ahmet Şerif Şerefli)Ahmet İhsan TokgözAhmet TulgarAhmet Naim ÇıladırAhmet Muhip Dıranas ~ Edebiyat Öğretmenim -Edebiyat Dersi